JÜPİTER YAY BURCUNDA
ADALET VAR, DERS VAR, AŞK VAR, SORUN VAR
DÖRT KISIM TEKMİLİ BİRDEN
“Adalet istiyoruz” diye haykırıyor baba. Kızı plazadan, yüksekten düşmüş, kızının patronu ve arkadaşı göz altında, dün kızının tırnağında ki DNA patronun arkadaşıyla eşleşti. Karar verilecek.
“Adalet istiyoruz” ne çok içleri acıtan bir haykırıştır, yıllardan yüzyıllara, oğullardan kızlara, ailelerden nesillere, evet adalet istiyoruz.
Adaleti kim tesis edebilir, kim dağıtabilir;
kusursuz bir terazi,
derinden kavrayan bir idrak,
çelikten bir irade.
Bu üçüne beraber, dünyada ve ülkemizde çok yaygın rastlandığından işte bunca huzurumuz ve mutluluğumuz.
Bu kutsal üçlemeyi farkındalık alanıma kazıdığı için Barış Özkırış hocama çok teşekkür ediyorum.
Aslında karanlık yoktu, hiç olmadı, tüm olan ışığın eksikliğiydi ve güneş doğudan doğdu. Karanlık yok oldu.
Güneş doğudan doğar ve bilgelik doğudan yükselir. Batı da sadece batırır. Vahşi batı.
Bilgiyi sabah getiren güneştir, gece dertleri aya yükledik, aya anlattık, o gece güneşe yansıttı, sabah güneş çözümleriyle geldi, hayat veren güneş.
Konu Jüpiter yay olduğunda, yay burcunun doğal astrolojik evini yani 9. evi hatırlamalıydık, uzmanlık evi, bilgelik evi, güneşin refah evi ve mahkemenin karar evidir, adalet evidir.
Ama unutulmasın her zaman için kural “dağına göre kar”.
Bu evdeki uzmanlık bir diploma da olabilirdi ama kozmos son güncellemerle çıtayı “insan olmak” yüksekliğine taşımış durumda maalesef. Yani herkesin muhakkak duyduğu o söylencede ki oğluna “ ben sana vali olamazsın demedim, adam olamazsın dedim “ diyen baba misali.
Mesele çünkü kendimizi kandırdığımız “şekil” değil, mesele geçenlerde house of cards’da dinlediğim gibi; “kimin Tanrı’ya inandığı neden önemli olsun, önemli olan Tanrı’nın kimi inandırıcı bulduğu”
İnsanın tarihi binlerce yıllık bir tekrarın tarihi, o yüzden ki 2018 yılında jüpiter yay geçişini milattan önce bin, binbeşyüz yıllarından büyük amcamız Lao Tzu hatıratından anlatıyorum, eni boyu 3500 4000 yıldır mesele aynı mesele, enteresan.
“ faydalının faydasını herkes biliyor, ya faydasızın faydasını kimler biliyor”
Böyle diyor Lao amca.
Basit, şablon, yüzeysel, toptancı yargıların artık bırakılması gerekecek, biraz daha ince elenip sık dokunmalı, artık bu farkındalık hali inancın bir parçası olmalı, samimileşmelisiniz.
Geçenlerde bir arkadaşımla oturuyordum haritasını değerlendirdik, retroları ve kareleri yoğun zorlu bir sabit burç ağırlıklı harita, belli bir olgunluğa gelmiş hayatta, yeniden doğmak isterim dedi bir an. Ona Buda’nın öyküsünü anlattım, marifetin arzu beden tutkusu değil, farkında olmak olduğundan bahsettim. Hızla değişti fikri, o zaman tekrar doğmak istemem ki dedi. Evet doğu bilgeliğinin “samsara” dediği yanılsama bu işte, sen şimdi arsayı çevir, üzerine kon, bir daha doğunca imar affı çıkar, residens yapar satarsın. Bu kadar hayaller içinde şekillendiriyoruz dünyayı, abuk subuk şeylerle özdeşleştiriyoruz ruhumuzu, sonra kendi cehennemimizde yanıp duruyoruz.
“Hiç olduğunda her şey olacaksın, sert durursan kırılacaksın, yumuşak durursan fırtınayı atlatacaksın, en önde koşarsan ilk senin üzerine basacaklar, ne kadar kanun çıkarırsan o kadar suç artacak, ne kadar bölersen o kadar dağılacak, bir olursan anlayacaksın.”
Bu kadar sade ve yeterlidir Lao Tzu büyükamcanın bilgeliği. Ama onu da rahat bırakmadılar tam sıvışıyordu, ölme vaktinin geldiğini bildiğinden kimselere çaktırmadan tam dağa doğru yola çıkıp sınırı geçecekti ki, enselendi.
Yok öyle bırakmayız dedi sınır polisi, bize bir yazılı eser bırakmadan senin gibi bir bilge kişi nereye böyle, diye zorladılar onu, bırakmadılar yola.
Lao Tzu amca sonuçta kibar adam, zamanımızda ki paçavralar gibi değil ekrandan ekrana böğüren, peki demek zorunda kaldı, yazayım birşeyler de salın beni.
İlk şunları yazdı;
“ benden ona bir ad vermemi istediniz
ben ona TAO diyebilirim
ama anlamalısınız ki
biz ona TAO dediğimizde
o TAO olmuyor”
hahhahaha bu kadar anlaşılır işte.
Lao Tzu amca, tam da Jüpiter yay burcuna geldiği bu 2018 yılında seni hâlâ saygıyla anıyorum, Herman Hesse ki Avrupa’da doğup eserlerinde Doğu bilgeliğini ilk yansıtanlardan olmuştur, Jüpiter’i yay burcundadır, seni saygıyla anıyorum, Stefan Zweig ki hoş bir tesadüf, bu ingress,giriş haritasının güneş derecesinde natal Venüs ve merkürü kavuşmuştur, seni saygıyla anıyorum ve usta Osho, yay güneşi, seni saygıyla anıyorum.
Jüpiter yay burcuna geldiği bu yıl farkındalığımızı bir mikron daha sıçratabilir miyiz? Dışarısının ve şeklin, tanımlamanın hiç bir şey olduğunu ama özün, kendi içimize yapacağımız yolculuğun, korkmadan keşfedeceğimiz içimizin, en derinin, her şey olduğunu anlayabilecek miyiz?
Anlamasak ne olacak ki, dünya bunun için var, ders devam. Ama, şey, öyle diyorlar ki, ruhun bedene girişi ve bedenden çıkışı biraz acılıymış henüz anlamayanlar için. Hani yaşam ölüm girdabında, bir an önce anlamaya çalışsak bu işleri diyorum, iyi olacak.
Haritaya bakın, nerde görüyorsunuz yöneticisi olduğu yay burcuna giren Jüpiteri? Tam yeni bitirdiği akrebin sekizinci evinin sonunda, kendi evi olan dokuzuncu evin tam başında, bu kadar güzellik olabilir mi? bu kadar senkronizasyon olabilir mi? An haritasında planet doğal evinin tam başında, demek ki “ dur bir mola ver “ yeniden bak, yeniden düşün, yeniden ol, yeniden yarat kendini, baksana Tanrı her an yaratıyor, görmüyor musun, her “an”ı büyük bir ustalık ve incelikle yeniden yaratıyor. Yeni başlangıçlar yaratıyor.
Senkronize ol, aydınlıkla, sevgiyle, güneşle senkronize olursan cennet, gölgeyle, karanlıkla senkronize olursan cehennem. Ne olacak bana? Elinin körü olacak, özün neyse içeriğin neyse, her anınını her dakikanı neyle dolduruyorsan o gelecek başına.
Bunları uçakta yazmak çok güzelmiş ya, havadayım da bu an, yıldızlara yakın olmak iyidir. Zaten Jüpiter giriş haritasında ki sürpriz 9. ev başı farkındalığını yerde farketmemiştim, her işimiz böyle işte, çok önemli bir çok şeyi hiç farketmeden yaşanan otomatik hayatlara sahibiz. Sonra ölüm ve doğum anları geldiğinde kendimizi kaybediyoruz, şoka giriyoruz.
Sonra, sonra bıraktığımız yerden tekrar, babanla uzlaşmamış mıydın, al sana güneş ya da Satürn karesi, kardeşine kazık mı atmıştın, merkür yerlerde sürünüyor, işkence mi etmiştin, pluton sana pis pis bakıyor, Allah korusun birini mi öldürdün, kâbus, kâbus, kâbus. Daha önce ektiklerimizi biçerek yaşayacağımız hayatlar.
Ya iyilik meleklerimiz, hayatlarımızı kolaylaştıranlar, düştüğümüzde elimizi tutanlar, hatalarımızı görmezlikten gelenler, onlar da bizim hakkımız. İnsana hizmet ettin, evladın korunacak, partnerine, düşmanına iyi davrandın sağlığın yerinde olacak. Doğru kararlarının, iyileştirdiğin yaralı parmakların korumasının tadını çıkaracaksın.
Ama bu harita çok aşk yüklü ya, kuzey ay düğümü beşinci evde, Jüpiter ile akıcı 120 derece, Jüpiter aynı zamanda yükselenin de temsilcisi ve beşinci evin, aşk evinin yücelim yöneticisi, güneş neptün ile 120 derece, üranüs tam gözünden terazi venüsünü görüyor, hiç ağlamayan tatlı bebek gördünüz mü, ya da dikensiz bir gül, tabi ki ay ve Jüpiter kova marsıyla kare, Mars ,Neptün 12 de, terazi Venüs’ü retro.
Yengeç, oğlak, terazi, koç öncüler aksında ortalık toz duman, bu aksda tam zıt terazi venüsü ve koç üranüsü öncü haç görünümünü oluşturuyorlar. Öncü demek şimdi, şu an, hemen demek, ay düğümleri aksı da daha yeni yengeç, oğlak aksında, ortaklıklar bozuluyor, ilşkilerde ani şok edici skandallar.
Retro Venüs yönetici olduğu terazi burcunda yedinci evde, güzel kadın kazanacak. Halâ tutkuyla birleştiği kova marsı aklında. Mars tam kovaydı, bildik yollardan ilerlemedi, otomatikleşmiş akrep ayı, halk nezdinde ve Jüpiter yay, kanun nezdinde kaybedecek.
Sancılı ama yine de aşk var yani tam da bildiğiniz dünya, hayaller sahnesi, yükselen balık, güzel bir temaşa ta ki farkında olana dek.
hobimastroloji@blogspot.com