MASMAVİ BİR HAYAL: NEPTÜN
"Hayal dünyasında yaşıyorsun"dedi kadın
Adam: " öyleyse gerçeği göstersene bana, nedir gerçek"
Gerçeği iki şekilde biliriz;
Elimizdedir, o artık ölü bir bilgidir, kuşağıyla sınırlı Satürn gibidir, cansız görünür ve soğuktur.
Bir de başka bir gerçek tanımı vardır: ele geçtiğinde sürgit elimizin altında kalmaz, canlıdır, her an her saniye tekrar tekrar değişir, onu her an yeniden tekrar bulmak zorundasınız, ben ikinci gerçeğe inanırım, Neptünyenim.
Tıp eğitiminde zor anlar vardır: vaka kaybedilmiştir ama tüm tetkikler normaldir, üranüsün yörüngesini düzensizleştiren planetin aranıp durulması gibi sebep araştırılır durulur, sıklıkla bulunamaz, sonuç belirsizdir. Neyse ki Neptün bulundu, zor oldu ama farkedildi.
Bir insan herhangi bir planetine Neptün değmeden yaşamı sonlansaydı en hafifinden yazık olurdu. Neptün sonsuz bağlantılar ve sisli ilişki ağlarıdır, sular, seller gibi salgındır.
Platon yılının nasıl sonlanacağını henüz bilmiyoruz yani dünyanın sonunu ama başlangıcı öğrenebildik: denizlerden başladı yaşam, sonra varlık karaya çıktı, muhtemelen tüm bu yaşanılan insanlık kaosu balığın karada yaşama çabasıdır, ne kadar olmayacak bir şey, evet olamayacak, yaşıyoruz ve görüyoruz.
Hayaller içinde kendinden geçmek, esrimek, erimek, çözünmek gibi, sıkı bir grip olup ,titreyerek kırılmak gibi, sarınıp yatarsınız, ele geçirildiniz, bittiniz. İşte Neptün böyle ele geçirir yapıları, eritir, çoğunlukla farkında bile olmazsınız, tatlı bir uykuda, yoğun bir akışta, siz siz olmazsınız, bittiniz, saflaştınız, damlasınız, Nilüfer çiçeğinde bir damla gibi: tüm bu Neptünik işler hep Zen.
Bu hem dönen hem de yuvarlanan dünyada, bir de yapı kurdum , kalıcı oldum deyip sevinmez misiniz. Neptün depremle gelir, esameniz okunmaz. Şimdi anlaşılmak için tekrarlıyorum balık karaya çıkar, tura Koç'la başlar, kova Satürn'üne kadar gelir, artık umutsuzdur, Satürn ötesine yönlenir: şanslıysa Neptün'ünü yaşar, masmavi rüyalarda erir.
Romantiksinizdir, uyuşmuş gibi, pür aşk içindesinizdir, platonikliğin yeni zirvelerini yaparsınız. Etrafınızda bir dünya insanın günlük dertleri vardır, siz havada uçarak ilerlersiniz.
Hayat ikinci gerçek tanımı gibi devamlı değişir,doğumsal planetlerimiz de yaşam öykümüz gibi hareket halindedirler, anlam sürgit değişir, progreste Güneş'iniz diğer burca ilerler, progres yükseleniniz yıllarınıza damga vuracak şekilde değişir, progres ayınız yaklaşık iki buçuk yılda bir burç değiştirir, solar return haritanız her yaşgününüz de yeni bir haritayla sürprizini yapar, hayat böyle güzeldir. Sonuçta bir doğum haritasıyla sınırlı değiliz, her insan bir dünyadır, uzaydır ve sonsuzluktur.
Neptün bize eksik kalmış yarıda kesilmiş tüm duygusal bağlantılarımızı getirebilir hepsini yaşamak için çırpınırız ve çok zevklidir. Neptün karmasal bir planettir. Bilincimizde görünür şekilde birbirimizden ayrıyız bilinçaltımızda görünür bağlarla birbirimize sıkıca bağlı.
Schindler'in listesinde yönetmen siyah beyaz çektiği filmde bir bölümde sadece bir kız çocuğunu kırmızı mantolu görüntüler, o sahne unutulmaz, bu yazıyı yazarken internette sahneyi yazdığımda hemen yorumları bulabildim, Bir zamanlar Amerika filminin en son sahnesinde Robert afyon çubuğunu çeker, uzanır, yüzünde bir anda tam bir tebessüm olur, film biter, o sahne de unutulmaz, müzikleri gibi, sinema müzik bu yaratıcı alanlar Neptünyen alanlardır, en unutulmaz filmler bilinçaltımızla bağlantı kurabilenlerdir.
Astroloji eğitimim başlangıcında hep o şablonla karşılaştım: "Satürn ötesi, kollektif planetler, bilinçle hissedilemezler". Hem dönen hem yuvarlanan dünyamızda ne gereksiz Satürnyenlikler yapıyoruz; kraldan fazla kralcı olmak var ya bu da Satürn'den fazla Satürn olmak: evren ,sistem, kollektifler, Edgar Cayce'ye izin vermiş, God of john'a izin veriyor, insanlığın bugün bu an geldiği bu noktadan memnun muyuz ,mutlu muyuz, bu dünyaya ay altı alem diyen Plotinus daha MS 250'ler de ay altı alemde var olmaktan hicap duyduğunu söylüyordu. Artık sınırları değiştirmek ve hissedilmeyenleri hissetmek zamanı: Neptün sınır bırakmaz, sınırsızdır.
Yani insan kendi koyduğu sınırları kendisi aşamadığı için ve kendi kendine düşman bir varlık olduğu için dünya bu halde. Güllük ve gülistanlık değil maalesef. Önünüz de ki o yuvarlak doğum haritanız her koşulda dönüp duruyor: siz hangi farkındalık seviyesindeyseniz onu o seviye de yaşarsınız. Carl Jung 'un söylediği gibi "asla üçüncü bir faktör verilmez". Çatışma aynı düzlemde aşılmaz, bilinciniz bir üst seviyeye çıktığında çatışma çözülür. Zıplama zamanı yani: Neptün zıplatır.
Başımıza ne geliyorsa düşük yaratıcılık seviyemizden geliyor. Vizyonumuz kişisel planetlerimizin konusuyla sınırlı: henüz enkarnasyonlar boyunca öldürme, ölme siklusunu bile aşamıyoruz ne kaldı ki sınırları kaldırılmış bir dünyayı hayal edelim: Neptün hayallerimizin sonsuz kaynağıdır. İlham verici ve sezgiseldir. İnsanoğlunun en derin kaynağı kollektif bilinçaltıdır. Özellikle doğulu bazı bilgelere göre tüm "bilgi" halen o kaynakta mevcuttur, icad dediğimiz yenilikler o kaynaktan kanal olmuş insanlara akar ve hayatımıza katılır. Albert Einstein bir balık burcuydu, balık burcunun modern astrolojide yönetici planeti Neptündür. Einsteinin boğa Neptün'ü vardı. Ulu Önder'imizin doğduğu yıl da Neptün boğadaydı ve 1881'in büyük bölümünde Başak üranüsüyle akıcı açısı vardı.
İlham bir gelmesin : yoktan bir devlet kurabilirsiniz, fizik de devrim yapabilirsiniz ya da Giacomo Casanova gibi adınız çıkar: Casanova'da bir 1725 boğa Neptün'ü dür.
Kollektif bilinçaltı hiç mi hiç rahat durmaz, devamlı işaretler gönderir, Jung ikinci dünya savaşı başlamadan hemen önce kendisine başvuran bir çok hastanın rüyalarında ortak bir arketipti keşfetti: Alman savaş Tanrısı. Sonuç milyonlar için çok yıkıcı oldu. Jung'un büyük katkısı "eşzamanlılık" Neptünyen bir kavramdır.
Ben bunları yazarken karşı odada çalışan doktor arkadaşım yanıma geliyor: balık burcu yükseleninde ki balık ayı transit neptünle tam kavuşuyor: hoppala diyoruz: anlat diyorum, yazalım: sistemden ,şehirden, ülkeden sıkılmış, yurtdışında yeni bir ihtisas alanına kapağı atmak istiyor, ilişkilerin de ütopik, mükemmel kusursuz aşkı arıyor. Olur diyorum iyice bir yoğunlaş bakalım.
Dünyaya biraz geriye çekilip uzaktan bakınca ki bunun için uzaya kadar gidiyoruz; ortalıkta sınırların olmadığını görüyoruz, sonsuz hayal dünyasından, aşktan kafamızı kaldırıp binlerce yıllık insanlık tarihinde Neptün'ü başka bir çerçevede arayınca da onu daha yeni bitirdiğimiz Balık binyıllarının "Din" kavramında buluyoruz. İsa'nın çarmıha gerilişi balığın kurban kültü.
Neptün egemenliğinde ki balık burcunun son burç olmasının önemli bir pratik avantajı vardır. Hep beraber "yolda" yız ya acaba yolun neresindeyiz, yolun sonuna yani balığa yakın mıyız. Yine bir balık olan Victor Hugo'dan kendimize kopya çekiyoruz; janvaljan'ın gümüş şamdanları çalıp götürmesine göz yumacak kadar oldunuz mu olamadınız mı: "sevgi, merhamet, şefkat" testiniz son durumunuzu ortaya koyacaktır. Kendinize karşı dürüst olunuz.
Kadın ve adam yine buluştular.
Kadın "hiç ders almıyorsun hala hayal dünyasında yaşıyorsun" diye çıkışarak başladı.
Adam "bu sefer çalışarak geldim dedi, sana gerçeği ve hayali Shakespeare'den okuyacağım ;
"Boş ver,keyfini bozma bayım;
Şenliklerimiz burada bitti.
Gördüğün oyunculara gelince,
Sana dediğim gibi, onlar birer ruhtu ve
Hepsi eriyip havaya karıştı, o incecik havaya.
İşte tıpkı bu hayallerin elle tutulmaz dokusu gibi,
Tepesi bulut kaplı kuleler,görkemli saraylar,
Ulu mabetler,hatta şu yüce yerküre
Ve üstünde var olan ne varsa,bir gün eriyecek;
Biraz önce uçup giden şu hayali gösteri gibi,
Dumanı bile kalmayacak ardında.
Rüya dediğin şey de bizlerden olur işte
Ve minicik ömrümüzü yine bir uyku noktalar."
Yazıyı yazarken bir şiirle bitirmek lazım diye düşünüyordum, bu şiir aklıma geldi, neredeydi deyip kitaplarıma el attım, çabucak buldum: büyük usta Stephen Arroyo'nun müthiş kitabı "astroloji karma dönüşüm"ün den kalmış aklımda, Üranüs Neptün bölümünün girişinde kullanmıştı büyük usta. Arroyo ile tanışıklığımız Güneş'im le kavuşan Satürn'ün den ve Mars akreplerimizden. Diyordum ki haritasına tekrar bakınca farkedebildim: usta Terazi'de güneş Neptün kavuşumuymuş. Böyle el yordamı yürüyoruz işte. Selam olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder