Sayfalar
▼
3 Aralık 2016 Cumartesi
SATÜRN YAY BURCUNDA
Nasıl ego sahibi olmayalım ki. Kolay mı bir civciv misali yumurtanın çatlağından dünyaya doğan insan. Çatlak derken "bir çatlak var her şeyde, ışık böyle girer içeri" diyen Leonard Cohen'i anıyorum. Bir bilinmezden dünyaya doğuyoruz ve ilk güdümüz yaşamda kalmak. Bir Koç burcu gibi refleksif olmak zorundayız. İlk hareketi yapmalıyız. Ah evet işte yumurtanın dışındayız.
Ve açlık bastırır. Yenidoğan her bebeğin olmazsa olmaz sağlık göstergelerinden biridir kan şekeri. Bebek annesini emdi mi? Sorar durur çocuk doktoru. İşte boğa burcu sorunsalı: beş duyu tatmin edilmeli. Anne göğsü, teni, memesi, beslenme, dokunma, ninni: güven ve haz duyusu gelişti artık. Doyduk.
İki burcu ve iki evi bitirdik farkındaysanız, Satürn böyle çalışıyor. Ah ne bitip tükenmez döngüler bunlar, kontrol hep rutin döngülerin ve zamanın patronunda.
Şimdi dünyadayız ve karnımız doydu ya etrafa bakıyoruz: kimler var etrafta benzerlerimiz var mı, kimse var mı orada? İlk iletişimi başlattık. İkizlerimizi keşfettik.
Biz artık burayı sevdik, halimizden memnunuz, dünyaya alıştık, yuvamız diyelim buraya sıkıca köklenelim burda: işte yengeç olduk.
Güzel ya bu dünya, özene bezene yaratılmış şu güneşe bak, koşup oynayalım yaratılışla coşalım: beşinci evde Aslan olduk.
Unutmayalım bu arada egomuzda giderek gelişiyor, şimdi biraz daha olaylara dikkat kesilelim, detayları kavrayalım, irdeleyelim, çalışmak ta önemli arkadaşlar: evet Başak olduk.
Yedinci burç Teraziyle o ana kadar yoktan var ettiğimiz egomuzu artık karşıda ki diğer egolarla karşılaştırabiliriz. Ya ne kadar da çok ego varmış bu arada. Acaba hangisi daha iyi benim için, hangisi daha kötü: yargılama işine de bulaşırız bu arada, Satürn bir anda yüceliverir Terazide. Artık işin rengi değişiyor, sorumluluklar artıyor, çocukluk bitti. Gençlik zamanı.
İşte tam bu nokta, 7. burcu da kapsayan bu ilk yarı Gautam Buda'nın ya da Hermann Hesse'in Siddhartha'sının da çocukluk ve gençlik öyküsüdür. Kral babası tarafından izole edildi, zevke safaya ve hazza doyuruldu. Olumsuz tüm görüntülerden korundu, ölüm nedir bilmedi. Fakat diyorum ya bu bir döngü, bir yuvarlak, bir tekerlek , 8. burcu tatmadan bırakmıyorlar.
Akrep burcuyla beraber ilk kez uçurumla tanışırız, depremi, savaşı, krizi ya da ölümü, tehlikeyi öğreniriz. Tırtıl tırtıl olalı hiç böyle korkmamıştı. Sonsuz ölüm ve canhıraş tehlike tüm tabloyu ele geçirir. Tam bu zorlu ortamda, dünya savaşlarını yaşarken, kamplarda aç susuz sabun olmayı beklerken, insanın insana zulmüne şahitlik ederken, anestezi yapılmadan kesilirken, ayağımız altında ki toprak aşağı doğru kayarken, güneş artık batarken ve aşağıda Hades'in kapıları açılırken, Siddhartha ve tırtıl kafayı kaldırıp yukarda dokuzuncu burcu farkeder: Yay burcu.
Bakın ilk yedi burçta ve yedi evde bayağı bir yol kat etmiştik, yumurta çatlağından dışarı atlayan civciv bayağı bir şeyler inşa etmişti , ego ve onun patronu zihin epey bir gelişmişti. Ama ölüm işte o tüm planı mahvediyor, çünkü zihni ve egoyu acımasızca yok ediyor. Zerrelerini bırakmıyor. Gautam Buda, Siddhartha ya da bizim tırtıl bu şokla düşündüler: başka bir yol olmalı, başka bir yön, tırtıl Kartal'ı ilk o zaman rüyasında gördü, Siddhartha o ünlü arayışına ilk kez ölmüş bir insan gördüğünde başladı.
Dokuzuncu burç Yay, her şeyi yaratan ve yaratmaya devam edenin, Tanrı'nın ,kozmosun, tekrar tekrar aranmasıdır.
İlk sekiz burçta gözlerimizi bilinmeze açtık, kontrol bizde değildi, ailemizi belirlemediğimizi düşünüyorduk, hızla oyuna alıştık ve işte dokuzuncu burçla tüm bu olanların anlamı ne diye düşünmeye başlarız. Sebep ne ,sahip kim. Yay burcunun altı hayvan üstü insandır. İnsanla hayvanın farkı ne? İnsan merak eder ve sorgular. Yay burcuyla beraber sorulara cevap ararız, güneşin refahı olan Tanrısal 9. evde hayata, kozmosa dair bir kanaat oluşturmaya çabalarız.
Evet çabalarız diyorum yalnızca çabalarız. Şu dünyaya bir bakarmısınız milyarlarca insanoğlu yaşıyor. Bunların hepsinin bir haritası var, milyonlarca yay insanı, milyonlarca dokuzuncu ev vurgulu harita, milyonlarca haritasında Jüpiter aktif insan ve dünya hangi durumda.
Bu işte bizim küçük problemimiz. Astrolojik evrende enerji ham ve güçlüdür, enerji bilinç ile şekillenir ve farkı yaratan bilinçtir. Yani tüm bu bahsettiğimiz Yay burcu enerjisi ham haliyle güçlü bir fanatizm evreni de yaratabilir ve yarattı da. Burada fark yaratan sadece bilinç ve onun kodladığı tercihlerdir. Buda ya da intihar eylemcisi fanatik aynı kaynaktan beslenir : tarih bir tane Buda görür ve onbinlerce intihar bombacısı. İnsanoğlunun düşük yaratıcı seviyesi parçalanıp Tanrı'ya ulaşacağını düşler oysa yüksek bilinçli seviyesi yürürken bir papatyayı incitmeyecek farkındalıktadır.
Can sıkıcı konuların yoğun bir şekilde tüm dünyanın gündeminde olması ve daha yeni yaşadığımız fanatik darbe girişimi de yine aynı astrolojik sembolü işaret ediyor: Satürn Yay'da.
Satürn bu hayat denilen yanılsama oyununun temel planlayıcısıdır. Bulunduğu burçta o burcun mükemmel yorumunu ister. Tam bir sıfırcı hocadır, ikna edilemez, dersi tam vermeniz gerekmektedir. O burç konusunda ki eksiklerinizi, yetersizliklerinizi, cahilliğinizi hemen gözler önüne serer, ortalık yerde yüzünüze çarpar, rahatsız eder. Sınıfı geçmeniz için o konunun ustası olmak durumundasınız. Şimdi Satürn yay sürecine baktığımızda tüm dünyayla beraber dinsel konularda en hafifinden tam bir çuvallama görüyoruz. Öz kesinlikle ortada yok, içerik boşaltılmış, tam bir "şekil" imparatorluğu. Kurtulacağı vaad edilen insanoğlu birbirini boğazlamaya devam ediyor, uluslararası sermaye her köşeye egemen, çevreye verilen zarar ve uçsuz bucaksız çıkar savaşı artık solunan havayı, yağan yağmuru, iklimi etkileyecek seviyeye geldi. Bu süreç aslında tam da balık çağının bittiğini kova çağının başladığını işaretliyor. İyimser tüm senaryolara gülün geçin: ektiğimizi biçeceğiz. Hiç kimse sevgi ekmiyor, ortada Buda falan yok, farkındalık, bilinçlilik hali de. Savaş, öfke, ego ve şiddet ekiliyor aynen bunlar biçilecek.
İnsanı büyümemiş bir bebek olarak düşünün elinde tüm evrenin kumandası mevcut o parmağıyla sadece kırmızıya basmakta. Yaratıcılığının ve gücünün farkında değil, yaşam oyununu hiç farketmemiş bile, girdapta, tekerlekte, yanılsamada.
Astrolojiyle ilgileniyorsanız dünyaya şaşırmazsınız. İşte Satürn, o eşsiz öğretmen gözümüze gözümüze sokuyor, gözümüz çıkıyor arada ama yöntem bu, kozmosun acelesi yok. Stephan Hawking " Tanrı zar kullanır, sıklıkla da zarları zor bulunacak yerlere atar" diyor. Astrolojik ihtimaller çorbası da ancak böyle tarif edilebilirdi. Olasılıklar sınırsızdır, en kaba ilkel vahşi olanından, en ruhsal, en düşsel olanına belirsiz bir yelpaze.
Tam burda eskilerden yeni platoncu Plotinus'u anmadan geçemeyeceğim. Plotinus MS 250'ler de bu geniş ruhsal yaratıcılık spektrumunu yukardan aşağıya doğru tasvir ediyordu. Altta olan en ilkel düzeydir. Eskiler dünyaya boşuna " ay altı alem " demediler. Sevgili hocam Devrim Yılmazer beni felsefeyle astroloji arasında ki bağlantılara yönlendirdiğinde ilk çağ felsefesiyle astrolojinin bunca örtüşmesine şaşırmıştım. Tüm dünyanın düşünsel hayatı, felsefesi, bilimin temeli İyonya'da, Anadolu'da başladı farkındamıyız. Göbeklitepe'yi de uzaklarda değil yine ülkemizde buldular.
Sanıyorum ülkemiz doğum haritasının yükseleninin, dünyanın doğum haritasının yani Thema Mundi 'nin yükseleni gibi yengeç olmasının üzerinde durulması gerekiyor. Dünyalar gibiyiz.
İşte tüm bu yazının konusu Yay burcu. Avcı sohbeti gibi yanan ateşin önünde sıcak kahveniz elinizde dostlarınızla beraber yapacağınız bir sohbet. Dünya üzerine ,toplanmış bilgileri sentezleyerek onlara bir anlam kılıfı giydirerek sunacağınız sonsuz bir laf kalabalığı. Ama işte Satürn Yay burcuna geldi, köktenci kendini patlattı, dini mezhepler birbirine savaş açtı, Trump müslümanları Amerika' ya almamaktan bahsetti, işin rengi değişti. Yay burcu tüm dünya ölçeğinde ulusların birbirleriyle olan ilişkilerinde de denge ve düzen arayışındadır.
Dün kitapçıma gittim meditasyon olarak kullandığım Osho kitaplarından bende olmayan yeni çıkan bir tanesini aldım yanına da ne eklesem, elim Stefan Zweig'ın "kendileri ile savaşanlar" kitabına gitti, belki bunu da okumuştum ama unutmuşum. Kitaba başlayıp önsözü okuyunca Zweig'ın kitapta öyküleştirdiği üç Alman yazarla ilgili olarak " üçü de aynı burçtan" diye bahsi açtığını görünce şaşırdım. Zaten Stefan Zweig biyografileri muhteşemdir, empatisi çok güçlüdür, yazdığı kişiyi hem yaşar hem de yaşatır. Bu astrolojik bağlantı tabi beni Zweig'ın natal haritasını açmaya itti. Üstad Atamızın doğduğu yıl 1881 'de 28 Kasım'da Viyana'da dünyaya gelmiş. Güneşi 5 derece yay. Hemen hemen tüm dünyayı gezmiş harika eserler bırakmış, nazilerin Avrupa ve tüm dünyada ki ilerleyişlerine daha fazla tahammül edemeyerek 1942'de Rio 'da eşiyle beraber ilaç içerek intihar etmiş.
İşte bir Yay: bir dünya insanı, dünyayı kucaklamış, dünyayla bütünleşmiş, o hoyrat, zalim, amansız nazi yıkımına bireysel olarak kendi cevabını böyle bir yolu tercih ederek vermiş. Zweig'ın venüs ve merkürünün akrep burcunda kavuştuğunu da eklemeliyim.
Yay sembol olarak altı at üstü insan olarak simgelenir. Dünyanın tüm hayvani gereklerini yerine getiren bu güçlü insanın elinde gökyüzünü işaret eden ok ve yay vardır. Ayağa kalktığımızda yani insan olduğumuzda eğer önümüze arkamıza bakıp duracaksak bu binlerce yılımızı alacak bir vakit kaybı olacak sadece. İnsan için tek bir yön vardır ve bu yönün dışında ki her yön bitmez tükenmez bir tekrardır. Doğru yön yay burcunun işaret ettiği gökyüzüdür. Bu yüzdendir ki insan var olduğundan bu yana ilk insan kültür işaretlerine hangi toplulukta rastlanmışsa astrolojik ilk çalışmalara da oralarda rastlanmıştır. Sümerler, Kaldeliler ya da Babilliler.
Yay Satürnü için son cümle Stefan Zweig'ın geride bıraktığı son notundan:
"hayatım boyunca ruhsal uğraşım en büyük haz kaynağım ve kişisel özgürlüğüm en yüce değerim oldu"
hobimastroloji@blogspot.com
Not: yazımı yayınladıktan bir gün sonra OSHO'nun doğum haritasına bakmak aklıma geldi.Bu efsanevi ustanın güneşi 18 derece yay.
21 Kasım 2016 Pazartesi
AKREP BURCU İÇİN
Şükür bu sene de akrep güneşini atlattık.
Bu yazıya 4 kasımda başlamışım, yavaş yavaş yazmışım, bir kaç paragraf, sonra ara, sonra bir kaç cümle ve ara, akrep zamanında akrep gibi sinsi ve yavaş, resmen yazıyı çürüttüm. Akrep sinsi ve yavaştır, pozisyonundan hiç vazgeçemez, nadiren kullandığı öldürücü darbeye kadar.
Vücut hiç unutmuyor. Bilim adamları vücudumuzun halen yeni bir virüs saldırısına milyon yıldır kodlanmış ilk bakteri savaşlarından kalıntı bağışıklık savunma sistemiyle cevap verdiğini tespit etti. Biz kim değişmek kim. Bugün virüsler dört koldan siber saldırıda bizim cevabımız mantar tabancası kalıyor, ama olsun, akrebin ve kozmosun daha çok zamanı var, aceleleri yok.
Ve bağışıklık sistemimiz gibi unutmayan bir burç. Milyon yıl önce mağaranın çevresinde gezinen ayının homurtusundan ürküp birbirimize iyice sokulduğumuz günlerden bu yana hiç unutmayan, tarihi insanoğlunun tarihinden daha eski bir burç. Akrep unutmaz, en iyi bildiği dişe diş göze göz hayatta kalma mücadelesidir. Ne ilkellik ama.
Birileri anlatabilir mi artık dünya üzerindeki yiyecek stoğu tüm dünya halkının ihtiyacından fazla, savaşa ve açlığa hiç gerek yok, uzaya gidenlerin yalancısıyız uzaklardan ülkeleri birbirinden ayıran yapay sınırlar görülmüyormuş. Bu gelişmelere inanalım mı?
Yok akrep inanmaz, akrepsi insanoğlu inanmaz. O yaşam ölüm girdabına inanır, sahip olmaya, savaşa, istemediklerini, rakip gördüğünü ,kendinden olmayanı yok etmeye inanır. Ölüme inanır, en büyük korkusu ölmektir, öyle korkar ki ölmekten yalancı cennetler için dünyayı cehenneme çevirir. Ne ilkellik ama.
Dünyanın değiştiğini sanırız. Telefonlar değişiyor, teknoloji değişiyor, yollar, arabalar, binalar. İnsan hiç değişti mi. Dünyayı kim yönetiyor: güç. Derin güçler, derin devletler, derin küresel odaklar deyip duruyoruz. O derin olan her şey akrep.
Akrep derinlerde nemli çürüyüşlerde kendini bulur: doğal gaz, petrol oluşur: akrep yine dünyayı yönetir. Silah üreten şirketler hiç ortalıkta görünmez, savaş karşıtlığı yeşillik olarak araya serpiştirilir ama silah karşıtlığının lafı bile edilmez, o kadar derinden kontrol ediliriz ki. Akrep kontrol eder.
Akrep ölümcüldür. Boğa nasıl baharın ve yaşamın en güçlü vurgusuysa akrepte sonbaharın ve ölümün en güçlü vurgusudur. Dünya denilen bu yanılsamada en sık rastlanan iki durumdur bu ikisi : yaşam ve ölüm halleri.
Hades her zaman hızlı davranır persephon'u kaçırdığı an gibi çok hızlıdır, ölüm her an beklenilmez olarak ve ani gelebilir. Ve Zeus buna sesini çıkarmaz Persephon'un Hades tarafından kaçırıldığı an gibi görür ve seyreder. Müdahale etmez. Bu yasadır, babaları Satürn'den bu yana. Ölüm engellenmez. Bilir bunu yenidoğan bebek doğduğunda hemen ağlar.
Kozmosun ucu bucağı yok, her şey kozmosun içinde, çünkü onun dışı yok.Ama biz insanız ya, yani en azından insanımsıyız, biz bir köprü gibiyiz, geçit gibi: madde ile ruh arasında. Zodyaka bakınca da yani bizim astrolojik yuvarlağa, burçlar karşılıklı yerleşmişlerdir, sanki karşılıklı olanlar birbirlerine geçit, köprü hizmeti verirler: akrebin karşısında boğa vardır. Tuhaf bir ikili.
Eğitimcileri hiç anlayamıyorum özellikle ülkemde, en önemli argümanı hep kaçırıyorlar. Kozmosa hiç bakmıyorlar. Kozmos farklılığı ve çeşitliliği çok sever ve gözetir. Hepimizde ayrı olan parmak izi gibi. Yani her zaman " gölge etmeyin insanoğluna başka ihsan istemem". Manipülasyon her zaman hatadır. Çünkü kozmos her şeyi zıddıyla beraber yaratıyor gibidir. Güzel dediğiniz de çirkin çoktan yaratılmıştır. Yargılamayın, manipüle etmeyin, kendiliğinden olan mükemmel ve yeterlidir. Ama akrep manipüle eder, yönlendirir, ortamı kontrollü bir şekilde dağıtır ama ortam doğası gereği kontrole müsait değildir, bomba patlar : Hiroşima ile beraber muhtemelen bir kısım insanlığımız da yıkılmıştır. O patlayan bombalar, nükleer, radyasyon falan hep akrepdir.
Siz yeryüzünde sıcak kuru çayırınızda doygun, mutlu bir boğa gibi yayıldığınızda yukarda Satürn akrebi o rahatsız edici kahkahasını atar gibidir. Nötr. İlle de en azından nötr edileceksiniz. Sürgit haz ve mutluluk olamaz, bir rahatsız hal, bir akrep hali kapıdadır.
Karmasarmıyım, yok, işte akrep gibi tarihi, zamanı didik didik ediyorum, ince parçalarına ayırıyorum, analiz ediyorum, ne buluyorum?
Muhtemelen akrep uzun süre bu işler üzerinde dedektif gibi çalıştıktan sonra ve tüm dünyayı, kozmosu kontrol etmeye çalışırken: uff oldu, yanlışlıkla kendini soktu, devreleri yandı, acı son, bu yüzden bu bitmez tükenmez rahatsızlığı.
Hep kesiyor, irdeliyor, içine bakmak için, altta yatanı bulmak için, gerçekle yüzyüze gelmek için, hep kesiyor, yöneticisi Mars ya hep kesici, cerrah ya da katil. O yüzden kana bulaşmış, eli kanlı, etrafı kanlı, gözünü kan bürümüş.
Bana hemen kızmayın, benim marsım akrep, ben de işin içindeyim, bugüne dek onbinlerce hasta baktım, aileleriyle beraber epey kalabalık olduk, ne içindi, kim bilebilir, hangi hayatlar, hangi dersler, çevrenize bakın, ülkemiz akrep, bu gayya kuyusu bizim, Nazım'ın dediği gibi "akrep gibisin be kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi"
Aslında hep kendini sokmakta, bitmez tükenmez zehriyle, iğnesiyle sürünüyor, ilk kim ayırmış onu diğerinden , bencillik hissiyle ilk ne zaman tanışmış, sahip olma ve kontrol etme tutkusuyla nasıl da bütünleşmiş, ilk cinayeti kardeşi Habil'i öldüren Kabil mi işlemişti?
Öyle bir soydan geliyoruz ki daha ilk batında abimiz Kabil kardeşi Habil'i öldürmüş, bizim payımıza akrep burcunu anlamak düşüyor. Habil boyun eğmiş katledilirken kardeşine, kaynaklara göre direnmemiş bile: zamanın ilk pasifisti , ilk teslim olanı, "ektiğini biçeceksin kardeşim" demiş olmalı, " ne halin varsa göreceksin".
Anlatılanlara göre bu ilk cinayetten sonra yürümüş gitmiş Kabil ayrılmış ordan uzaklarda kendi ailesini kurmuş. O günde yokmuş adalet bu gün olmadığı gibi. Kabil çiftçi, Habil çobanmış, sonra bildiğiniz gibi Kabil soyunu kurup ilerleyince, işleri almış yürümüş, bayağı sıkı inşa edici olmuş, köprüler, yollar, saraylar, metropoller yapılıp durmuş binlerce yıldır.
Kabil geni ilerledi ve bugün dünyaya hakim. O yüzden bu denli karanlık. Erkenden göçüp gitmiş Habil'in, kardeşine kurban olmuş Habil'in bir kaç geni kalmış mıdır bugün insanoğlu gen tayfasında.
Yok bu yazıyı boşuna çürütmedim canım, teslim etmeyeceğim onu akrebin çürümüş karanlığına. Yay güneşini bekledim, bir umut, iyimserdir yay, yöneticisi jüpiterdir. Hemen faydalanalım iyimserlikten: Jacques A. Bertrand'ı tanımak lazım. Nasıl neşeyle yorumluyor zodyağı, "Akrep kartalın tırtılıdır" diyor. Çıkar yol yok inanacağım ben valla, güneşi , baharı, yaşamı hayal etmeden bunca karanlığa nasıl dayanırız ki yoksa. Şükür bu sene de akrep güneşini atlattık.
hobimastroloji@blogspot.com
6 Ekim 2016 Perşembe
ATEŞ ALEV DOLUNAYI
Terazi- Koç aksın iki yönü, önce prensipler: öncü prensip: merkezden çıkar dışarıya doğru hareket eder. Öncü terazi ve koç şimdiki zamanda, dışarıya doğru yol alırlar. Bu dolunay terazi koç aksında hareketi başlatan ve eyleme geçiren nitelikler taşıyor.
Terazi güneşi dolunay haritasının yükselenine kavuşmuş. Öncesinde uzun bir inziva var, ilişkiler üzerinde çok düşünülmüş taşınılmış, yalnız kalınmış, tehlikede hissedilmiş, aşk aranmış, keyif kaçmış, eski günler, eski anılar yad edilmiş, kıstırılmış balık burcunda şiron ağlamış, GAD orda, Neptün orda, geçmiş tekrar tekrar yaşanmış, tekrar tekrar hatırlanmış, tekrar aşk acısı çekilmiş ve dolunaya geldik.
Kader anı , evet Tanrı'nın kararı, tam bir teslimiyet gerekiyor, hele öncemiz böyleyken, onikinci evde Jüpiter, merkür, samimi bir teslimiyet bekleniyor: gerçek için.
İşte orda mahşerin çelik atlısı Satürn yay burcunda ama teraziye karşılık olarak Jüpiter verildiği için keyfi yerinde :elinde bir teraziyi tutuyor: terazinin bir kefesinde KAD bir kefesinde GAD var, Satürn tam derece T kare KAD ve GAD : başak- balık aksında, 5 ve 11. evlerde : emek verecek miyiz, yoksa bitirecek miyiz.
Satürn öyle ince, öyle kusursuz mükemmellikte tartıyor ki sanki dersiniz ölülerin kalbini tartan Mısır tanrısı Anibus, tanrıça Maat'ın "hakikat salonu"nda kalbimiz Maat 'ın tüyüne karşı tartılıyor. İyi insanların kalbi tüyden hafif gelirmiş. Hangimizin kalbi bir tüyden hafifmiş bir ileri çıksın da tanışalım.
Bu haritanın yükselenine göre yöneticisi Venüs, terazi ayındayız , burcuna ve güneşine göre de Venüs, bu Venüs akrepte balık şiron ile akıcı bir açı kurmuş , acı çekmeyi göze alıp akrep gibi dönüşmeye çalışan Venüs ama dolunayı Koç yönetiyor, patron Mars oğlakta çok çetin ve güçlü. Toprak ve su , ortamda dişil enerji hakim, her zaman olduğu gibi kadınların dediği olacak. Terazide iyice güçten düşmüş eril güneş ayın cevabını bekliyor.
Bu ana kadar ortama kesif bir melankoli ve yoğun bir acı sisi hakimdi, müzik ağlıyordu, gitar ağlıyordu: şarkıyı sorduk "The thrill is gone " dediler B.B. King den: heyecan gitti bebek diyormuş. Tam haritayı kapatıp fişi çekiyordum ki Antik çağda bilinmeyen iki planet göze takıldı. Ayı kucaklamak üzere olan güçlü Koç Üranüsü ve geçmişe takılıp kalmış inatçı oğlak marsının tam üzerine kapancak karanlıklar prensi Plüton, şarkı bir an da değişti , Antik çağda cover mixde yokmuş : şarkıyı çoktan mixlemişler: MHE yapmış mixi: "The thrill is gone" şarkı hala ama ortam tamamen değişti yoğun bir ritm, çılgın duygular, esrarengiz bir sihir, güçlü bir enerji var, ani patlamalar oluyor, yine mi Aşk imparatorluğu: heyecan gitti bebek diyor ama yalnızca bu bölümde, oysa yeni heyecan hep vardır, bu hep tekrarlanır durur, yaşanır durur, dünya döndükçe.
hobimastroloji@blogspot.com
4 Ekim 2016 Salı
ÜLKEMİZ ASTROLOJİSİ : 2016 DOĞUM GÜNÜNDE TÜRKİYE
Her yıl doğum gününüz belki de doğduğunuz yılda ki aynı gün değildir. Hoppala dediğinizi duyar gibiyim, burçların sayısı arttı diyorlardı, doğduğum gün de değişti, ne oluyoruz. Yok öyle değil, burçların da sayısı aynı, burada ki olay sadece matematik. Şimdi doğduğunuz günü bir gün olarak bilirsiniz örneğin 29 ekim ama biz onu astrolojik çalışmada 5 derece 18 dakika akrep burcu olarak biliyoruz. Örneğimiz ülkemizin, Türkiye Cumhuriyetinin doğum güneşi derecesiydi.
Doğduğumuz günde ve anda kayıtlara geçen saat, dakika ve yere göre sahip olduğumuz doğum güneşimizin her yıl aynı burçta aynı doğum derecesi ve dakikasına geldiğinde çıkarılan doğum haritasına güneş dönüş- solar return harita denir. Öngörü teknikleri için cazibeli bir seçenektir. O yaşanacak yılın öyküsü hakkında kulağımıza fısıldar.
Astrolojik çalışmalarda ana felsefemizin etkin kelimesi " sembol" , solar eşittir güneş demek, güneş neyi hatırlatıyor: baba, kral. İşte solar dönüş haritası da kralların vazgeçilmeziymiş. Her yıl solar return haritalarına dikkat kesilirlermiş.
Geliyoruz bugünkü konumuza ülkemizin 2016 doğum günü solar dönüş haritası. Bakın aslında bu yıl 28 ekim 2016 saat sabah 10: 27'de kesmek lazım doğum günü pastasını. O an güneş 1923 'de Atatürk cumhuriyetimizi mecliste ilan ettiği anda gökyüzünde ki güneşin derecesiyle aynı derece ve dakikada.
Astroloji çalışmalarının diğer bir zevkli yanı yıllar sonrasında gelecek bir anı, yine yıllar öncesindeki geçmiş bir an gibi gözleme şansını size verir. Burda dikkat edilecek nokta anın tam vaktinin kaydıdır. Diplomanızı aldığınız gün, işe başladığınız gün, kaza anı, onu ilk gördüğünüz gün, söz günü, işletmenin açıldığı gün.
Ülke son yıllarda çok zorlu virajlardan döndüğü için astroloji ile ilgilenen bir birey olarak giderek daha fazla geleceği merak eder olduk. Ben de yukarda paylaştığım bu senenin ülke dönüş haritasını ilk olarak bir sene önce gibi çıkarıp bakmıştım. Tabi ilginç oluyor ,seçimler terörün tırmanışı, artan gerilim, daha ne olabilir diye düşünüyorsunuz , flu bir dönemi, henüz yaşanmamış bir dönemi atlayıp 29 ekim 2016 solarını çıkarınca etkileniyorsunuz. Bir sene önce bu haritayı çıkarıp neden etkilenmiştim?
Astrolojiseverler doğum anınıza, özellikle o anla şekillenen yükseleninize, Asc'ye hakettiği değeri veriniz. Özellikle Asc'ye yakın bulunan planetler üzerlerinde düşünülmeyi hakediyorlar. Bu haritada Asc'ye kavuşmuş Venüs ve Satürn en çarpıcı semboller. Bir sene önce onları gördüğümde ya ne oluyor sıkı yönetim falan diye düşünmüştüm şimdi paşa paşa olağanüstü halimizle yaşarken sembol açığa çıkmış oluyor.
Ülke haritasında yükselen, halkın genel görünüş ve durumudur. Orada tek başına Venüs olsaydı iyiydi, Satürn olağanüstü koşullar, kısıtlanmışlık, karamsarlık işaretliyor. Bu Satürn ülke yönetiminden, maddi kaynaklar evinden ve iletişim, birbirimize bağlılığımız evlerinden gelip oturmuş oraya. Bu konularda zorluklarımız var.
Bir umutla Venüs'e bakıyoruz. Enteresandır o da Satürn için saydığımız evlerin konularından geliyor ek olarak hastalık ve asker dahil bürokratlar evinin de temsilcisi. Anlaşılır dille geçim zorlu, sağlık ve moraller bozuk.
İyi huylu Venüs ile sert öğretmenin yükselende kavuşumu en hafifinden bir sınanma. Ne yapıyoruz, ne yapıyoruz, ne yapıyoruz? Milletimiz için ne zor bir soru.Zor bir soru çünkü ülkemizi yaklaşık beş yıldır Neptün transiti etkiliyor. Neptün balık burcuna geçtikten sonra ülke güneşiyle akıcı bir açı kurdu. Halen bu haritada bile bu akıcı açıyı görebiliyoruz. Ah Neptün ne güzel uyuşturur, hayal alemine sokar. Sınırları ortadan kaldırır, hangi planete açı kursa o planeti çözer, dağıtır, unufak eder. Ve Neptün dinsel motiflidir. İnançları hülyalarla birleştirir bizim gibi cennet bahçesine girersiniz. Bizde bir süredir bu Neptün akıcı açısıyla hayali cennete girdik.
Yine yükselende Venüs Satürn kavuşumuna dönersek " bir ağlar bir gülerim "halleri. Bir doktora görünmemiz lazım. Haritayı incelediğimizde bu Satürn Venüs'ün yönetici oldukları terazi burcunda, yükselen yayın yöneticisi Jüpiter'in ağırlandığını görüyoruz. Bu bir " karşılıklı ağırlama" durumu. Uygulamada bu üç planet kendi evlerindeymiş gibi kuvvetli olacaklar anlamına geliyor. Yine sınanma.
Dünyasal astrolojide ay halkı temsil ediyor, haritada ay yönetim erkinin tam yanında yer alıyor, ülke natal haritasında da bu noktada askeri simgeleyen marsımız var : yani ülke yönetimi, asker, millet bir arada diyebiliriz. Evet aynı gemideyiz. Ayın yanında Jüpiter var, halk önemli bir olay sonrasında teyakkuz halinde birlik ve dayanışma gösteriyor.
Para evindeki güçlü oğlak marsı üranüsle tam kare ülke maliyesinin spekülatif hareketlerle zararı anlamına gelmekte.
Son olarak bu güneş dönüş haritasını ülkemizin doğum haritası üzerine koyup baktığımızda haritada en dikkat çekici görünüm olan Satürn Venüs kavuşumunun ülke yönetimini temsil eden onuncu evin başlangıç çizgisi -MC- ve onla kavuşan 13 derece natal üranüsle tam kare yaptığını görüyoruz: ülke gündeminde ani bir stres. 14 Nisan 2017' yi kapsayan haftayı içerdiği yoğun enerjiyle bu stresli günlerden en çarpıcılardan bir hafta olarak not düşüyorum.
Hep mutluluk ve esenlik içinde kal sevgili Türkiyem.
hobimastroloji@blogspot.com
23 Eylül 2016 Cuma
SONBAHARDA GÖKYÜZÜ
Retro merkür nedense bir kaç gündür parmaklarıma öncelikle "Satürn halen yayda" yazısını yazdırıyordu, şükür dün tamamladım, ama aklımın bir yanı aman ekinoks canım ekinoks deyip duruyor. Ekinoks zamanına gelmiştik ya buralarda bir yerlerdeydi ekinoks zamanı, terazi 0 derece olunca sonbahar ekinoksu, koç 0 derece olunca ilkbahar ekinoksu. Ekinoksda gündüz ve gece tam eşit oluyor, sonbahar ekinoksundan sonra kuzey yarımkürede geceler uzamaya başlıyor, gün kısalıyor.
Kozmos nasılda tıkır tıkır işleyen sistemini kurmuş ve her başlangıç anı astrolojik çalışmada önemli bir zaman durağı olarak alınır. Ama diyorum ya ekinokstan önce sanki az yazılmış gibi yine "Satürn yay" yazdırdı merkürüm bana. Bu arada benim merkür yengeç, hislerine göre takılıyor, doğru düzgün gittiğini hiç görmedim hep yan yan. Benim merkür bir de onikinci evde değil mi. İlham gelmezse bizim ki sakin.
Benim ailelere önerim hep bebeklerinizle ve çocuklarınızla anlaşın oluyor. Varlığın huyunu suyunu değiştiremezsiniz ama kolayca onu bozup sakat bırakabilirsiniz. Planetlerime de ben öyle davranıyorum. Onlarla anlaşmaya dediklerini yapmaya çalışıyorum. Sonbahar ekinoks haritasını çıkarınca Satürn yayın niye bana kendini hatırlatıp durduğunu anladım: ekinoks haritasında, MC'de, tam tepede, partil 11 derece yayda MC ile kavuşmuş bizim Satürn oturmuş el sallıyor bize. Daha doğrusu bir hareketi var da, bir el hareketi galiba.
Satürn her ne kadar en yüksekten biz bilinçsizlere el sallasada ve haritanın yükseleni kovanın yöneticisi olduğundan iki kat kuvvetli olsa da ben çok kararlıyım elden geldiğince iyimser olacağım.
Öncelikle bu harita Ankara temel alınarak çıkarıldı ve ülkemiz 29 ekim delikanlısı akrep burcu bildiğiniz gibi. Ülkemiz ve akrep dehlizlerini sayısız kez üzülerek yorumlamış bir vatansever olarak sevindirici haber çok uzaklardan Küba'dan geldi. Küba' da mavi akrebin zehirinden kansere karşı aşı üretimi başarıldı. Hep söylediğim gibi " yüce Allah'ın hikmetinden sual olmaz" evet onca karaladığımız ve hep eleştirdiğimiz o ünlü akrep can kurtarıyor hem de öldürücü zehriyle. Ne kadar da çok simgeliyor bu haber akrebi ve onun yaşam ölüm kıskacını. Planetleri akrepte olanlar rahat bir nefes alabilir artık, olur olmaz eleştirilere de bir son lütfen. Bakın akrep ne önemli işlere yarıyor.
Kozmos gerçekten mükemmel çalışıyor. Bu arada bu sonbahar ekinoks haritasının da uzak ülkeler ve uzmanlaşmış eğitimler evi olan 9. evini akrep kesiyor ve yöneticisi Mars , buluşlar ve yüksek teknoloji evi olan 11i kesen oğlak burcunun yücelim yöneticisi aynı zamanda. Yine aynı 11. evde bulunan akrebin modern yöneticisi Plütonun Başak merkürüyle kurduğu tam partil 120 derece açı da yine bilimsel araştırmalarda bir hasat zamanını müjdeliyor. Açıklanan kanser aşısı gibi insanoğluna yeni ufuklar açacak başkaca haberlerin gelmesini bekleyebiliriz. Che'ye selam olsun.
Ortamdaki tüm Satürn griliğine rağmen bu sefer iyi haberlerden taviz vermeden ilerleyelim. Dünya astroljisinde 8. ev kredi, borçlar, taksitlerle de ilgili. Haritada bu evi terazi kesiyor ve yöneticisi Venüs'te orada. Borç yapılandırmaları, kredi kartları üzerinden her türlü piyasaların elini rahatlatmaya yönelik politik aksiyonu görebiliriz. Zaten halkı temsil eden Ay ikizlerde 4. evde, eve kapanmış internetten alışveriş yapıyor. Aynı zamanda tayinler sürgünler falan sık sık ev değiştiriyoruz ve çocuklarımıza yeni okullar aramakla meşgulüz.
8. ev terazi Venüs'ü ikizler ayıyla kurduğu akıcı açıyla cerrahi ya da estetik girişimleri teşvik ediyor, güzellik uzmanlarımız ve estetik cerrahlarımız tam kapasite yoğun çalışmaktalar. Genç ve güzel görünmek artık toplumda yükselen bir trend.
Satürn panzehiri olarak kullanacağımız terazi venüsünü böylece andıktan sonra insan sormadan edemiyor: küçük Amerikamı olduk. Evet biz bir küçük Amerika olduk: artık her yerde savaştayız. Haritanın 7. evi çok aktif: açık düşman ülkelerle savaş, uzaktaki din bezirganı düşman ki savaşta olduğumuz ülkenin kucağında.Neyse ki Güneş ve Jüpiter terazide, diplomasi ,müzakereler devam edecek, dosyalar gidip gelecek.
Ülke haritasının üzerine sonbahar haritamızı koyunca transit jüpiterin natal Mars ile kavuştuğunu görüyoruz. Natal Mars askerimizi simgeliyor, Mehmetçiği, can siperane askerimizle bütünleşmiş durumdayız: kökümüz Mustafa Kemal, her zaman can simidimiz.
Haritanın birinci evinde kıstırılmış balık burcunda ki Neptün, bizim masmavi rüyalarımız, şimdi hem yabancı ülkelerden düşmanlıkla karşı karşıya hem tepede ki Satürn'den fırça yiyor, hem ayla simgelenen halkın kafasını karıştırmış durumda. İşte bu Neptün var ya bu Neptün bizi kaç yıldır hayalleriyle büyüledi, içmeden kafayı buldurdu milletçe. Şimdi ayılmaya çalışıyoruz aklımızı başımıza getirip duruma hakim olma çabasındayız.
Haritanın tepesinde ki yorucu büyüğümüz Satürn ve yakınında ki Mars yine natal ülke haritasının devlet görevlileri, güvenlik birimleri, yargı bürokratlarını simgeleyen 6. evine düşmekte, yine yeni yeniden yapılanma çabaları devam etmekte zaten Satürn tepede olağanüstü halin tam kendisi, Allah beterinden saklasın diye dua ediyoruz.
Yay burcunun yöneticisi jüpiterin terazide varlığı ve karşılığında terazi burcunun yücelim yöneticisi Satürn'ün de yay burcundaki bu başat konumu, bir karşılıklı ağırlama hissiyle, içimize serpilecek son bir umut cümlesi olarak buraya not ediliyor.
22 Eylül 2016 Perşembe
Astroloji sanatını günlük hayatınıza katmalısınız, en azından ona bir yer açmalısınız, şöyle sağa ve sola doğru hafifçe esneyin ve ona ufak ufak bir yer açın: herkes oturdu mu evet bakın hayatımıza astroloji de sığdı.
Esnemek evet önce esnemek; esnek miyiz, bu yıldızlı gökyüzünün ucu bucağı biliniyor mu : ah çapkın Zeus onla bunla ille de beraber olduğu yetmez gibi bir de sıklıkla baba olmaz mı ; sanırsınız tüm nüfus onun aktivitesiyle artıyor. Bir çapkınlık seferinde de Herkül dünyaya gelmiş. Ama Herkül daha bebek, anne sütü gerekli. Pragmatist Zeus gayrimeşru bebeğini ölümsüz olsun diye aslında kendisinden epey çekindiği karısı Heranın koynuna yatırır o uyurken gizlice, bebek Herkül tabi asılmış göğüslerine Hera'nın, ilerleyen dakikalarda Hera uyanır farkeder bebeği hemen kucağından atar, o sırada göğsünden gökyüzüne fışkıran süt damlalarından
" Samanyolu ", " milkway" oluşur.
Şu mitolojiye bakın ,Zeus epey esnetmiş kavramları, yapıları. Bizler, insanoğulları, dünyaya egemen homosapiens kuvvetleri olarak ne kadar farkındayız kozmosun. Kozmos derken var olan tüm evreni , "bütün"ü kastediyorum. Tabi en önce, kozmostan da önce kaos varmış. Kaos tam bir düzensizlik kargaşa haliymiş. Kaosu kozmosa, düzensizliği düzene " Kronos " un çevirdiği rivayet ediliyor. Kronos 'u nerden tanıyoruz : o bizim "Satürn" diye bildiğimiz astrolojik sembolümüzdür. Aynı zamanda Zeus'un da babasıdır kendileri.
Mitolojide kaosu kozmosa çeviren Kronos, astroloji sanatının en önemli sembollerinden Satürn' ün ta kendisidir. Astroloji oyun planının "oyun kurucu" sembolüdür. Öncelikle astroloji sanatına yeni başlayanlar için özellikle altını çiziyorum : Satürn adını unutmayın. Haritanızda nerde olduğuna ve şu anda, günümüzde nerde olduğuna dikkat kesilin: Satürn astrolojiyle sizin günceliniz arasında ki en somut bağlantıdır: niye günlük hayatınıza astroloji sanatı katmalısınız sorunuzun en kısa, en doyurucu cevabıdır. Haritanız ve hayatınızı karşılaştırırken önce onun izini sürmelisiniz.
Sembolleri karşılaştırma ve bağlantı kurma; astroloji çalışmalarında biz bunu sıklıkla yapıyoruz. Burda ki püf nokta sembolün içeriğinin genişliğidir, dünya nüfusunun dokuz milyara dayandığını düşünürsek ve her bireyin parmak izinin yine de farklı olduğunu bilirsek kozmosun tekrar yapmama konusunda bir ısrarı olduğu kanısına varabiliriz.
Tekrar yapmama konusunda ki ısrarı parmak izleri konusunda devam eden kozmosun onbinlerce yıldır benzer şekil ve şemalde insanoğlunun doğmasını sağladığının hepimiz farkındayız. İnsan evladının bedensel ve zihinsel gelişme basamakları da yine belli sınırlar ve belirlenmiş programlar dahilinde yürüyor. Yani kozmos bir yönüyle eşsizliği ve biricikliği sunarken bir yönüyle de hem bireysel hem toplumsal eylemlerde tekrarı, sürgit ısrarla değişmeyen kriterleri, ağır ,hantal bir yapıyı gözümüze sokmakta. Biz astroloji sanatını uygularken de öncelikle binlerce yıldır gözümüze sokulan bu bireysel ve toplumsal klişeleşmiş yapının, statükonun, paradigmanın, mitin, sınırın, omurganın izini Satürn' le süreriz. Spritüel algıya göre zaten her ruh bir beden hapishanesinde sınırlanmıştır. Satürn bu kadar somut ve kaderseldir.
Bu ana kadar yazdıklarımı tekrar okuyunca varolmanın çelişkilerinden biri daha aklımı tırmaladı. Hey arkadaşlar ,bu bir oyun, an' dan bahsediyoruz yalnızca bir an'dan, o doğduğunuz an'dan. Gün, ay ,yıl ,saat ve yeri belirli o an. Ne kadar özdeşleşiyoruz o an ile ve ne kadar kalıcı olma telaşındayız. Hangi an geçmedi ki. Söyler misiniz kalıcı bir an biliyor musunuz. Elinize alıp bırakmadığınız. Astroloji oyunu ya da dünyasal gerçeklik bir "an" oyunudur. Doğu bilgeleri buna yanılsama, hayal ya da rüya dediler. An' lara göre rolleri biçilmiş aktörleriz. Film bitince aktörlere ne olur : yeni bir filme hazırlanırlar. Yeni bir film yeni bir anda başlayacaktır ve asla birebir tekrar olmayacaktır. Bir kısmımız reenkarnasyona inanıyor olabilir ama sürgit tekrarlanan devam eden yalnızca an'sa: Buda mum alevi örneğini verir; mum alevinde görünen bir devamlılıktır , ama alevin her anı aynı zamanda farklı bir haledir. Ve o haleler sanki hiç olmamışlar gibi yok olurken, dışardan kavranan yalnızca yanan bir mumdur. Ne hazin "oyuncu" nun kaderi.
Yani esameniz okunmayacak emin olabilirsiniz, kendinizi oyuna kaptırıp ta oyunla özdeşleşmeyin. Bir Satürn , bir Venüs bir Mars olma ihtimaliniz yok ama doğum anınızın tüm içeriğiyle harmanlanmış filminiz halen çekilmekte: yönetmen sizi çekiyor şöyle kameraya bakın, gülümseyin, dikkat, işte çekildiniz.
Bu kadar spekülasyondan sonra biraz oyun. Satürn 2014 sonundan bu yana yay burcunda. 2015 Mart sonunda hatırlayacaksınız Alman pilot bir uçağı kasten düşürmüştü. Alman pilotun tükenmişlik sendromu tanısı aldığı kaza sonrasında medyaya yansımıştı.Aşağıdaki kısa notu 30 mart 2015'de "kelebek etkisi"nde paylaşmıştım. Bir göz atalım:
"Tükenmiş pilot: Satürn yay,
Fes ve bilimum Osmanlıcılık: Satürn yay,
İstibdat - despotluk rejimi ve sansür: Satürn yay,
Neşemize limon sıkacak: Satürn yay,
Tüm medya tek tip: Satürn yay,
Üniversiteleri unutun: Satürn yay,
Lao- Tzu ülkeden kaçtı: Satürn yay,
Fanatizmin devasa boyutları sonunda anlaşılacak: Satürn yay,
Türk tipi başkanlık sistemi :Satürn yay,
Tüh meğer kandırılmışım: Satürn yay,
Tüm dutluklara sübyan okulu yapılmış: Satürn yay,
Ya bu kadar da olmaz: Satürn yay,
Geçmiş olsun: Satürn yay,
Tükenmiş pilot bir de uçağı düşürürse: hepten sessizlik,"
Bu yazıyı Alman pilotun uçağı düşürmesinden hemen sonra yazmıştım. "Satürn yayın"dünya ölçekli örneği o haberdi, ülke ölçeğinde beklediklerimizi de paylaşmıştım. Şaşıracak hiç bir şey yok.
Şimdilik aklınızda şu kalsın, Satürn bir burca geldiğinde: tüm hesabı sorar, geçmişi titizlikle inceler, son hesabı çıkartır, bakiyeyi önünüze koyar. İşte ektiğini biçtiğiniz an o an'dır. Burdan ufak bir çıkarım yapabiliriz: her şey olması gerektiği şekilde olur, oluş tam ve kusursuzdur. Bu dünyayı böyle mahvediyoruz, çünkü başka ne yapılabileceğini, güzelliğin nasıl yaratılacağını bilmiyoruz. Düşük yaratıcılık seviyesi, düşük insanlık, acı ve keder çeken milyonlar. Oysa bir gül mis kokusuyla açıyor , kuş özgürlüğe kanat çırpıyor, ışık dansı mavi dalgaların üzerinde devam ediyor. Kozmos bunları her fırsatta gözümüze sokuyor: oysa biz hiç bir zaman hiç bir şeye gerçekten bakmadık.
9 Eylül 2016 Cuma
ALTIN ORAN'LI AY TUTULMASINI BEKLERKEN
Astrolojiyle ilgilendikçe yaşadığım türlü deneyimler Carl Jung'un bir kaç kitabını hep el altında tutmamı gerektirdi. Onun tanıttığı "senkronizasyon" "eşzamanlılık " kavramları aslında kadim doğu bilgeliğinin temelleriydi. Böyle bir giriş yaptık 16 eylül ay tutulmasına çünkü haritada "yeşil" olarak gözlenen üç "Altın Oran" açısından biri özellikle benim için çarpıcı : terazi venüsüyle balık neptünü arasında gerçekleşen. Neptünyenim ya.
Niye "senkronizasyon ", çünkü, bir önceki "tüm burçlar için terazi Jüpiter yılı" başlıklı yazımda değindiğim bir " antisya " tekniği vardı ya: hani terazi Jüpiteri balığa yansıyordu: sanki bir balık jüpiteriydi bu yansımayla. Tabi evren bizi duymuş olmalı ki - bayılıyorum bu internete direkt uzaydayız evren bizi hemen duyuyor-hemen önümüzde ki ay tutulmasında Altın Oranla birbirine bağlanan bu iki planet aynı zamanda antisya olarakta tam birbirlerinin üstüne yansıyorlar: kavuşum gibiler.
Öncelikle Altın Oran açısı sevgili hocalarım Devrim Dölen ve Yılmazer'in tanıtımıyla : mükemmel, sihirli, büyülü, Tanrısal akış olarak tarifleniyor. Bu tutulmada özellikle terazi Venüs ve balık Neptün arasında gözlenen bu Altın Oran açısı ,aynı zamanda bu iki planetin bulundukları burçlarda yönetici olmaları ve balık burcunun yücelim yöneticisinin de Venüs olması hatta Neptün 'ün Venüs planetinin bir üst oktavı sayılması nedeniyle katmerli göz alıcı:
Mükemmel bir duygu sağanağı.
Önce iyi haberi verdik. Acaba yalnızca iyi haberler mi verilmeli. Kötü haberleri zaten hep bilmiyor muyuz.
"Bir gün kucağında küçük bebeğinin cansız vücudunu taşıyarak gözyaşları içinde Buda'nın önüne gelen kadın: ne olur der, sen yapabilirsin, dünyaya geri getir yavrumu.
Buda : tamam der, köyde içinden hiç cenaze çıkmamış bir evin toprağını getir bana ancak o zaman olabilir"
Tabi o toprak hiç bulunamadı.
Önümüzde ki bu ay tutulma haritasına baktığımızda da halen iki malefik kötücülün bize 7. evden açık düşmanlık evinden kötü kötü baktıklarını görüyoruz. Dinsel fanatizm, sözde din uğruna savaşanlar, bunları her gün yaşıyoruz. Burda ki inanç ve fanatizm kelimesi "yay"dan geliyor yeni başlayanlar için not alalım. Özellikle Mars'ın balıkta ki ay ve şironla belirgin kare açısı karmasal yaralarımızın yine kanayacağına işaret ediyor.
Burada ki hafifletici unsur , 7. evde düşmanca konumlanmış malefik kötücül planetlerin de tutulma ayının da yönetici planeti Jüpiter ve o da yeni girdiği terazi burcunda. Kendisinden bizim için yeni bir beyaz sayfa açması konusunda bir dileğimiz var. Jüpiter de bir aristokrat bilge olarak bize şöyle sesleniyor:
" evlatlar bu tutulma anında sizin için sabit burçlarda hiç planet bırakmadık: sabit burçlarda ki gerilimlerin sizleri ne kadar yorduğunu yaşayarak görüyorsunuz, bu sabit burç eksikliği sizler için iyi bir gelişme, Asc'yi ikizlere koyduk: bilgi, iletişim, öğrenim yoğun, güneş Merkürü başakta tuttuk: öğrenin, analiz edin, Merkür ters Başak'ta yaşadığınız krizlerin analizini iyice yapın, ders almayı artık öğrenin"
Sonuçta bu tutulmada ben Venüs Neptün altın oran açısı taraftarıyım. Estetik doktorunuzdan muayene randevusu alıp , operasyonu bir ay sonraya bırakabilirsiniz. Şans oyunlarında şansınızı deneyebilirsiniz özellikle terazi ve balık vurgulu olanlar.
Sanatsal duyarlılığınızla yaratıcı eserler ortaya koyabilirsiniz, sevgi ve aşk gibi yüce duygulara kendinizi teslim edip zevk almaya bakın.
"Dünyayı güzellik kurtaracak ,bir insanı sevmekle başlayacak herşey" diyor yıldızlar.
Zaten bir yanılsamaydı dünya ve biz hayallerle aynı maddeden yapılmaydık, öyleyse bu yanılsama sevgi ve sanattan ibaret olsun.
7 Eylül 2016 Çarşamba
Tüm enerji her zaman sizde, burcunuzda ki üranüsde yıllardır bu güçlü sabırsız enerjiyi coşturmakta, yenilik, devamlı yenilik içindesiniz. Ve şimdi önümüzde ki bir sene için o beklediğiniz zamanlar geldi. İlişki, partner, ortaklık, işbirliği zamanları. Bir yıl içinde evlilik kararınız olabilir. İşte devamlı dönüşüm ve büyüme hedeflerinizi gökyüzü de desteklemekte. Yüksek öğrenimle ilgili yoğun çabalarınızın meyveleri için biraz daha bekleyeceksiniz. Olgunlaşıyorsunuz ,işinizin uzmanı oluyorsunuz. Emeklerinizin meyvelerini zamanla toplayacaksınız. Arada bir inzivaya çekilin, programınızı dinlendirip yeniden başlatın.
BOĞA VE YÜKSELEN BOĞA BURCU İÇİN
Günlük rutin işlerinize epeyce enerji harcayacağınız ve biraz da bunalacağınız bir yıl sizi bekliyor.Miras ve ortak işlerle ilgili parasal durumlarda da sorunlar olası. İşbirliklerine dikkat edin, tam burcunuz gibi "sağlamcı" olun. Tüm bu süreçler ,büyümenin, tekamülün bir parçası. Plüton etkisi altındasınız ve yeni oluşan şartları olgunlukla kabul edin. Sağlığınıza dikkat edin ve "ölçülü" beslenmeye çalışın. Rüyalarınıza ve "iç görülerinize" değer verin, evren size epey sinyal göndermekte bu aralar. Arada bir kendinizi arkadaşlarınıza teslim edip programınızı dinlendirip yeniden başlatın.
İKİZLER VE YÜKSELEN İKİZLER BURCU İÇİN
Jüpiter terazi yılının en şanslısı sizsiniz: jüpiter aşk evinizde. Toplum hayatında öne çıkıp zaten sizin bir özelliğiniz olan sosyalliğinizi doyasıya yaşayabilirsiniz. Süregelen işbirlikleri ve ortaklık konularında bazı sorunlar çıkabilir, yol ayrımları olabilir. Ya da yeni ortaklıklar sizi yorsa da adım adım gelişebilir. Hatta bir bakmışsınız evlenmişsiniz. Miras, ortak paralar, vergi, borç kalemlerini aklınızın bir köşesine yazın, bu konularda gerekeni yapın. Arkadaş çevreniz her an değişmekte, yeni sosyal gruplarda gözler üzerinizde olacak. Arada bir tüm fişleri çekip telefonunuzu kapatıp kendinizi denize bırakın, programınızı dinlendirip yeniden başlatın.
YENGEÇ VE YÜKSELEN YENGEÇ BURCU İÇİN
Neşe, bolluk yıldızı yuvanızda. Kökleriniz, ebeveynlerinizle ilgili bir yoğunluk yaşanabilir.Kendinizi tanıma yolunda ilerleyeceksiniz. Günlük rutin iş yaşamınızda çözülmesi gereken sorunlar ve aksaklıklarla mücadele içindesiniz. İşbirlikleri ve ortaklık süreçleriniz uzun süreli dönüşüm ve yenilenmeler barındırıyor. Toplum karşısında imajınızı yenileyip kendinizi ortaya koyacaksınız. Arada bir uzaklara gidip kendinizi akışa bırakın, programınızı dinlendirip yeniden başlatın.
ASLAN VE YÜKSELEN ASLAN BURCU İÇİN
Eğitim, öğretim süreçlerinde şanslı bir yılı deneyimleyeceksiniz. Yakın akraba ve çevrenize bir öğretmen edasıyla yoğunlaşacaksınız. Aşk hayatınızda biraz kısıtlı bir dönem, her şeyi biraz daha fazla ciddiye alıyorsunuz, toplumsal zorunluluklar keyfinizi kaçırıyor. Sağlığınıza dikkat edin, bu konuda duyarlı olun. Uzak ülkelerde gelişen felsefi hareketler, astroloji sanatı gibi öğretiler hayatınıza katılıyor ve ufkunuzu genişletiyor.Arada bir mumları ve tütsüleri yakıp kendinizi büyüleyin, programınızı dinlendirip yeniden başlatın.
BAŞAK VE YÜKSELEN BAŞAK BURCU İÇİN
Kendinizi güvende hissetmek ve işleri yoluna koymak için bir ortakla işbirliği yapma zamanı. Becerilerinizi geliştirip maddi kazanımlara yoğunlaşacaksınız. Yuvanızda rahat değilsiniz, ebeveyn sorunlarıyla ilgilenebilirsiniz. Vergi, taksit, beklenmedik faturalar keyfinizi kaçırabilir, harcamalarınıza dikkat edin. Sosyal hayatınız, yeni şartlar ve çevreler getirecek şekilde değişmekte. Arada bir herşeyin kontrolünü partnerinize, eşinize bırakıp programınızı dinlendirip yeniden başlatın.
TERAZİ VE YÜKSELEN TERAZİ İÇİN
İşte neşe bolluk yıldızı Jüpiter 'i bir yıl süreyle misafir edecek şanslı burç. Büyümeye, gelişmeye hazır mısınız. Büyümek derken kilo almayı da kastediyorum. Yıldızlar böyle çalışıyor işte: her yönleriyle nüfuz ediyorlar. Ama hemen üzülmeyin siz zaten "denge" nin ve güzelliğin burcusunuz. Venüs sizin yöneticiniz. Biliyor musunuz yöneticiniz Venüs ile Jüpiter dostlar. İkisi göklerin iki iyicilleri olarak bilinir. Bir de Jüpiter tam terazi burcuna geçtiği gün Venüs 'de burcunuzda ağırlanıyor ya : bu ne hoş tesadüf. Bu dünyanın ve ülkemizin ne kadar ihtiyacı var: teraziye, Venüs'e ve Jüpiter 'e. İyiliğe,güzelliğe, dostluğa, nezakete, kibarliğa, ben değil biz anlayışına, "hepisi bizim" demeye, ötekileştirmemeye ve tesis edilmiş "adalete" ihtiyacımız var. Siz de var olan köklerin büyüme vakti geldi. Sosyal ve çevresel faaliyetler, ilişkiler ve mesleki iş alanlarında büyüyeceksiniz. Evlenebilirsiniz ya da şıpsevdi ilişkilerle gününüzü gün edebilirsiniz, diyorum ya seçeceğiniz bol. Boşanma faaliyetleri özellikle Jüpiter terazi yılının ikinci yarısında: 6 ay sonra gündemde olacak. Yakın çevrenizle ilgili sorunlarla baş edeceksiniz. Ani, yeni ortaklıklar, iş değişiklikleri gündemde olacak. Evinizi bu dönemde rahatlıkla değiştirebilirsiniz. Arada bir hiç işiniz yokmuş gibi davranın, programınızı dinlendirip yeniden başlatın.
AKREP VE YÜKSELEN AKREP BURCU İÇİN
Bu Jüpiter yılı iç dünyanızdan canlı yayındayız.Şöyle kendi içinize doğru bir yoğunlaşma, ruhsal bir inziva ve kendini tanıma süreci var karşınızda. Sezgileriniz gelişecek rüyalarınız hatırlanır hale gelecek. Bu yıl parasal işlerde zorluk ve kendinizi güvende hissetme ihtiyacında artış yaşanacak. İş yerinde ani değişiklikler hep gündemde. Yakın çevrenizde Plüton etkisi altında olduğu için devamlı bir değişime maruz kalmakta. Neyse ki unutmayın: bir sene sonra neşe bolluk yıldızı sizin kapınızı çalacak, az kaldı. Arada bir herşeyi unutun: aşk olun, programınızı dinlendirip yeniden başlatmış olacaksınız.
YAY VE YÜKSELEN YAY BURCU İÇİN
Bir yıldır sizin başınıza gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi. Halen burcunuzda bulunan Satürn astrolojik oyun planının sert öğrenmeni olarak bilinir. O sizi sınıyor çünkü dersini böyle zorlayarak öğretir. O böyle zorlu öğrettiği gibi dersini iyi verenler için mükafatlarıda kalıcıdır.
Burcunuzda zor duran ciddiyet ve sorumluluk neyse ki bir süre sonra sizi terkedecek.Tam da şimdi burcunuzun yöneticisi olan şans yıldızı Jüpiter'in artık sizi uyumlu açıyla görecek olması uzun süredir duyduğunuz ilk iyi haber, biliyorum. Parasal şartlarınız devamlı değişmekte ve yenilenmekte. Toplum hayatınızda ani sürpriz değişikliklerle sosyal hayatınızda hareketlilik devam etmekte. İdeallerinize beklentilerinize evrenden cevap gelmeye başlayacak bir Jüpiter terazi yılı olacak, rahatlayın artık. Arkadaş gruplarının zaten aranan aktörüydünüz bu yıl herkes sizi arayacak. Arada her şeyi unutun: nostalji yapın: geçmişin labirentlerine dönün, programınızı dinlendirmiş, yeniden başlamış olacaksınız.
OĞLAK VE YÜKSELEN OĞLAK BURCU İÇİN
Tüm dünya devletleri ne çekti sizin burcunuzda ki o güçlü Plüton 'dan. Kendisinin gezegen olup olmadığının tartışma konusu yapıldığından da haberdar ki muhtemelen kızgın Plüto tüm dünyayı kasıp kavuruyor. Geçenlerde BM açıklama yaptı ikinci dünya savaşından bu yana ilk kez bu kadar artmış ülkesini terke zorlanıp göçenlerin sayısı. Devletlerin bildiğimiz sınırları ortadan kalkıyor resmen. Şimdi bu Plüton siz de ya cebinizde nükleer enerji var edasıyla kasılarak gezebilirsiniz sevgili Oğlaklar. Devamlı değişim ve dönüşüme tabisiniz. Jüpiter sizin için çok önemli ve özel olan meslek yaşamınızda ki en güçlü zirveye misafir olacak: kariyerde zirve yapacaksınız. İç dünyanız biraz sıkıntılı, rüyalarınız gerilimli. Ani yer ve ev değişimlerine alışın. Arada her şeyi unutup yakın çevrenizle lak lak yapın, programınızın dinlenip yenilendiğini göreceksiniz.
KOVA VE YÜKSELEN KOVA BURCU İÇİN
Geleceğin dahileri şu anda yüksek öğrenimdeler. Ne olur dünyamızı kurtarır mısınız zeki kovalar. Vallahi biz kurtaramadık, herşey sarpasardı. Yoğun eğitimsel, uzmanlık faaliyeti içindesiniz. Kimileriniz uzak ülkelerde sürdürüyor bu faaliyetleri kimileriniz internetle dünyayı masasına getiriyor. Arkadaş gruplarında bu eğitici ufuk açıcı yanınızla gözler üzerinizde. Size güveniyoruz, sizin umutlarınız evrenin umutları. Siz programınızı nasıl dinlendirip başlatacağınızı zaten biliyorsunuz farkındayım: güvenlik için hiç tasanız yok ve paraya hiç değer vermiyorsunuz bu aralar: işte bu bile fark yaratan klas bir hareket: kutluyorum sizi.
BALIK VE YÜKSELEN BALIK BURCU İÇİN
Son burcumuza geldik: balık, hayatın başlangıcı ,dünyanın sonu. En sonda tekrarladığımızı sizin için baştan söyleyeyim: sizin programınızı kapatıp açmanıza gerek yok, zaten sizin program tatil. Masmavi Neptün yükselen burcunuzda size misafir. Ne gerek var diyorsunuz bu kadar zorlamaya ve zorlanmaya , başı sonu hep aynı değil mi bu işlerin, gerilim, çatışma, yarışma, büyük paralar, kariyerler kime ne fayda getirecek. Şu masmavi atmosferde, şu masmavi denizde yüzüp dursak bir balık gibi. Tam karşınızda ki Başak dilleniyor:- istatistikler öyle demiyor ama. Siz sevgi, şefkat ve merhameti temsil ediyorsunuz benim gözümde, o yüzden sizi kayırıyorum: size antik çağ "antisya" tekniğinden bahsedeceğim. Antik çağda ki bu tekniğe göre Terazi burcunda ki o Jüpiter var ya: sizin burcunuza yansıyor: Jüpiteri siz kendi burcunuzdaymış gibi de hissedeceksiniz. Bilge ve yaratıcı sanatsal yanınız iyice güçlenecek. Beklenmedik kısmetleriniz olabilir, başkalarının maddi imkanlarından faydalanabilirsiniz. Kariyer işleri başta dediğim gibi sizin için zül. Arkadaş gruplarında değişim ve dönüşüme öncülük ediyorsunuz. Tüm bu iyi temennilerimiz sizden tüm burçlara sonbahar yağmurlarıyla yağsın.
hobimastroloji@blogspot.com
2 Eylül 2016 Cuma
MASMAVİ BİR HAYAL: NEPTÜN
"Hayal dünyasında yaşıyorsun"dedi kadın
Adam: " öyleyse gerçeği göstersene bana, nedir gerçek"
Gerçeği iki şekilde biliriz;
Elimizdedir, o artık ölü bir bilgidir, kuşağıyla sınırlı Satürn gibidir, cansız görünür ve soğuktur.
Bir de başka bir gerçek tanımı vardır: ele geçtiğinde sürgit elimizin altında kalmaz, canlıdır, her an her saniye tekrar tekrar değişir, onu her an yeniden tekrar bulmak zorundasınız, ben ikinci gerçeğe inanırım, Neptünyenim.
Tıp eğitiminde zor anlar vardır: vaka kaybedilmiştir ama tüm tetkikler normaldir, üranüsün yörüngesini düzensizleştiren planetin aranıp durulması gibi sebep araştırılır durulur, sıklıkla bulunamaz, sonuç belirsizdir. Neyse ki Neptün bulundu, zor oldu ama farkedildi.
Bir insan herhangi bir planetine Neptün değmeden yaşamı sonlansaydı en hafifinden yazık olurdu. Neptün sonsuz bağlantılar ve sisli ilişki ağlarıdır, sular, seller gibi salgındır.
Platon yılının nasıl sonlanacağını henüz bilmiyoruz yani dünyanın sonunu ama başlangıcı öğrenebildik: denizlerden başladı yaşam, sonra varlık karaya çıktı, muhtemelen tüm bu yaşanılan insanlık kaosu balığın karada yaşama çabasıdır, ne kadar olmayacak bir şey, evet olamayacak, yaşıyoruz ve görüyoruz.
Hayaller içinde kendinden geçmek, esrimek, erimek, çözünmek gibi, sıkı bir grip olup ,titreyerek kırılmak gibi, sarınıp yatarsınız, ele geçirildiniz, bittiniz. İşte Neptün böyle ele geçirir yapıları, eritir, çoğunlukla farkında bile olmazsınız, tatlı bir uykuda, yoğun bir akışta, siz siz olmazsınız, bittiniz, saflaştınız, damlasınız, Nilüfer çiçeğinde bir damla gibi: tüm bu Neptünik işler hep Zen.
Bu hem dönen hem de yuvarlanan dünyada, bir de yapı kurdum , kalıcı oldum deyip sevinmez misiniz. Neptün depremle gelir, esameniz okunmaz. Şimdi anlaşılmak için tekrarlıyorum balık karaya çıkar, tura Koç'la başlar, kova Satürn'üne kadar gelir, artık umutsuzdur, Satürn ötesine yönlenir: şanslıysa Neptün'ünü yaşar, masmavi rüyalarda erir.
Romantiksinizdir, uyuşmuş gibi, pür aşk içindesinizdir, platonikliğin yeni zirvelerini yaparsınız. Etrafınızda bir dünya insanın günlük dertleri vardır, siz havada uçarak ilerlersiniz.
Hayat ikinci gerçek tanımı gibi devamlı değişir,doğumsal planetlerimiz de yaşam öykümüz gibi hareket halindedirler, anlam sürgit değişir, progreste Güneş'iniz diğer burca ilerler, progres yükseleniniz yıllarınıza damga vuracak şekilde değişir, progres ayınız yaklaşık iki buçuk yılda bir burç değiştirir, solar return haritanız her yaşgününüz de yeni bir haritayla sürprizini yapar, hayat böyle güzeldir. Sonuçta bir doğum haritasıyla sınırlı değiliz, her insan bir dünyadır, uzaydır ve sonsuzluktur.
Neptün bize eksik kalmış yarıda kesilmiş tüm duygusal bağlantılarımızı getirebilir hepsini yaşamak için çırpınırız ve çok zevklidir. Neptün karmasal bir planettir. Bilincimizde görünür şekilde birbirimizden ayrıyız bilinçaltımızda görünür bağlarla birbirimize sıkıca bağlı.
Schindler'in listesinde yönetmen siyah beyaz çektiği filmde bir bölümde sadece bir kız çocuğunu kırmızı mantolu görüntüler, o sahne unutulmaz, bu yazıyı yazarken internette sahneyi yazdığımda hemen yorumları bulabildim, Bir zamanlar Amerika filminin en son sahnesinde Robert afyon çubuğunu çeker, uzanır, yüzünde bir anda tam bir tebessüm olur, film biter, o sahne de unutulmaz, müzikleri gibi, sinema müzik bu yaratıcı alanlar Neptünyen alanlardır, en unutulmaz filmler bilinçaltımızla bağlantı kurabilenlerdir.
Astroloji eğitimim başlangıcında hep o şablonla karşılaştım: "Satürn ötesi, kollektif planetler, bilinçle hissedilemezler". Hem dönen hem yuvarlanan dünyamızda ne gereksiz Satürnyenlikler yapıyoruz; kraldan fazla kralcı olmak var ya bu da Satürn'den fazla Satürn olmak: evren ,sistem, kollektifler, Edgar Cayce'ye izin vermiş, God of john'a izin veriyor, insanlığın bugün bu an geldiği bu noktadan memnun muyuz ,mutlu muyuz, bu dünyaya ay altı alem diyen Plotinus daha MS 250'ler de ay altı alemde var olmaktan hicap duyduğunu söylüyordu. Artık sınırları değiştirmek ve hissedilmeyenleri hissetmek zamanı: Neptün sınır bırakmaz, sınırsızdır.
Yani insan kendi koyduğu sınırları kendisi aşamadığı için ve kendi kendine düşman bir varlık olduğu için dünya bu halde. Güllük ve gülistanlık değil maalesef. Önünüz de ki o yuvarlak doğum haritanız her koşulda dönüp duruyor: siz hangi farkındalık seviyesindeyseniz onu o seviye de yaşarsınız. Carl Jung 'un söylediği gibi "asla üçüncü bir faktör verilmez". Çatışma aynı düzlemde aşılmaz, bilinciniz bir üst seviyeye çıktığında çatışma çözülür. Zıplama zamanı yani: Neptün zıplatır.
Başımıza ne geliyorsa düşük yaratıcılık seviyemizden geliyor. Vizyonumuz kişisel planetlerimizin konusuyla sınırlı: henüz enkarnasyonlar boyunca öldürme, ölme siklusunu bile aşamıyoruz ne kaldı ki sınırları kaldırılmış bir dünyayı hayal edelim: Neptün hayallerimizin sonsuz kaynağıdır. İlham verici ve sezgiseldir. İnsanoğlunun en derin kaynağı kollektif bilinçaltıdır. Özellikle doğulu bazı bilgelere göre tüm "bilgi" halen o kaynakta mevcuttur, icad dediğimiz yenilikler o kaynaktan kanal olmuş insanlara akar ve hayatımıza katılır. Albert Einstein bir balık burcuydu, balık burcunun modern astrolojide yönetici planeti Neptündür. Einsteinin boğa Neptün'ü vardı. Ulu Önder'imizin doğduğu yıl da Neptün boğadaydı ve 1881'in büyük bölümünde Başak üranüsüyle akıcı açısı vardı.
İlham bir gelmesin : yoktan bir devlet kurabilirsiniz, fizik de devrim yapabilirsiniz ya da Giacomo Casanova gibi adınız çıkar: Casanova'da bir 1725 boğa Neptün'ü dür.
Kollektif bilinçaltı hiç mi hiç rahat durmaz, devamlı işaretler gönderir, Jung ikinci dünya savaşı başlamadan hemen önce kendisine başvuran bir çok hastanın rüyalarında ortak bir arketipti keşfetti: Alman savaş Tanrısı. Sonuç milyonlar için çok yıkıcı oldu. Jung'un büyük katkısı "eşzamanlılık" Neptünyen bir kavramdır.
Ben bunları yazarken karşı odada çalışan doktor arkadaşım yanıma geliyor: balık burcu yükseleninde ki balık ayı transit neptünle tam kavuşuyor: hoppala diyoruz: anlat diyorum, yazalım: sistemden ,şehirden, ülkeden sıkılmış, yurtdışında yeni bir ihtisas alanına kapağı atmak istiyor, ilişkilerin de ütopik, mükemmel kusursuz aşkı arıyor. Olur diyorum iyice bir yoğunlaş bakalım.
Dünyaya biraz geriye çekilip uzaktan bakınca ki bunun için uzaya kadar gidiyoruz; ortalıkta sınırların olmadığını görüyoruz, sonsuz hayal dünyasından, aşktan kafamızı kaldırıp binlerce yıllık insanlık tarihinde Neptün'ü başka bir çerçevede arayınca da onu daha yeni bitirdiğimiz Balık binyıllarının "Din" kavramında buluyoruz. İsa'nın çarmıha gerilişi balığın kurban kültü.
Neptün egemenliğinde ki balık burcunun son burç olmasının önemli bir pratik avantajı vardır. Hep beraber "yolda" yız ya acaba yolun neresindeyiz, yolun sonuna yani balığa yakın mıyız. Yine bir balık olan Victor Hugo'dan kendimize kopya çekiyoruz; janvaljan'ın gümüş şamdanları çalıp götürmesine göz yumacak kadar oldunuz mu olamadınız mı: "sevgi, merhamet, şefkat" testiniz son durumunuzu ortaya koyacaktır. Kendinize karşı dürüst olunuz.
Kadın ve adam yine buluştular.
Kadın "hiç ders almıyorsun hala hayal dünyasında yaşıyorsun" diye çıkışarak başladı.
Adam "bu sefer çalışarak geldim dedi, sana gerçeği ve hayali Shakespeare'den okuyacağım ;
"Boş ver,keyfini bozma bayım;
Şenliklerimiz burada bitti.
Gördüğün oyunculara gelince,
Sana dediğim gibi, onlar birer ruhtu ve
Hepsi eriyip havaya karıştı, o incecik havaya.
İşte tıpkı bu hayallerin elle tutulmaz dokusu gibi,
Tepesi bulut kaplı kuleler,görkemli saraylar,
Ulu mabetler,hatta şu yüce yerküre
Ve üstünde var olan ne varsa,bir gün eriyecek;
Biraz önce uçup giden şu hayali gösteri gibi,
Dumanı bile kalmayacak ardında.
Rüya dediğin şey de bizlerden olur işte
Ve minicik ömrümüzü yine bir uyku noktalar."
Yazıyı yazarken bir şiirle bitirmek lazım diye düşünüyordum, bu şiir aklıma geldi, neredeydi deyip kitaplarıma el attım, çabucak buldum: büyük usta Stephen Arroyo'nun müthiş kitabı "astroloji karma dönüşüm"ün den kalmış aklımda, Üranüs Neptün bölümünün girişinde kullanmıştı büyük usta. Arroyo ile tanışıklığımız Güneş'im le kavuşan Satürn'ün den ve Mars akreplerimizden. Diyordum ki haritasına tekrar bakınca farkedebildim: usta Terazi'de güneş Neptün kavuşumuymuş. Böyle el yordamı yürüyoruz işte. Selam olsun.
29 Ağustos 2016 Pazartesi
SATÜRN' DEN SONRA: ACI ÇEKEN ŞİRON
Yengeç burcu ruhun dünyaya giriş yeriydi oğlak burcuysa ruhun dünyasal deneyimler sonunda geldiği diğer uç.
Eskiler dünyanın yükselenini yengeç kabul ederlerdi: yükselenin tam karşısında 7. evde oğlak vardır.
Herkes dünyaya bir anneden doğar. Bir doğum sırasında tüm duygular yaşanır: acı, ıstırap,keder, üzüntü,göz yaşı,umut, coşku, sevinç, mutluluk: bir doğum tam bir duygu imparatorluğudur. Ve "ay" her tarafına nüfuz eder.
Bir ölüm ise her zaman oğlaksal bir olaydır. Satürnyendir. Herşeyden önce o bir kayıttır. Kristalize olmuş bir kayıt. Kışın zirvesidir, donmuştur, artık geri dönülemeyecek olan olmuştur. Tarih kütüphanesi memuru ki o bir oğlak, kalemi hohlayarak o koca deftere kaydı alır, mürekkebin kurumasını bekler, artık yazı sona ermiştir. Yolculuk tamamlanmıştır. Defter yolculuğunu birazdan tamamlayacak diğer bir ruhun adı gelene kadar yerine kaldırılır. Tam bir sessizlik hakimdir. Sese gerek yoktur.
Oysa ruh ne kadar çok sesle, gürültüyle dünyaya gelmişti. Ağlama, sevinç gözyaşları, umut, gurur, kahkaha, coşku, dağıtılan bahşişler, muhteşem hayaller ve sonsuz bir yanılsama: duygu imparatorluğu.
Ay ve Satürn arasında giden gelen ve geçip giden bir hayat; birisini çok ama çok üzüyordu.O Şiron' du.
O bir ölümlü değildi. Ama diğer ölümsüzlere de benzemiyordu.
Şiron büyük şifa vericiydi, ölümsüzlere hem sağlık, kimya , matematik, hem avcılık, askerlik hem de müzik dersleri veriyordu.Ancak mutsuzdu.
Sadece kendini iyilestiremiyordu. Kendi yarasını tedavi edemiyordu.Şironunuzun bulunduğu yerde kapanmayan bir yaranızın olduğunu bir kenara not alabilirsiniz ve yine tam da bu alanda bir bilge olduğunuzu.
Şiron sıradan burjuvaziden gelen bir Olimpos dağı sakini değildi, iyi vasıfları sayesinde göz doldurmuş ve "seçilmiş " bir alt tabaka üyesiydi.Her şeyin sahibinin hikmetinden sual olmaz, o ölümsüzken ve ölümsüzlere çeşitli alanlarda dersler verirken, bir kaza sonucu Herkül'ün sihirli okunun hedefi oldu ve topuğunda ya da kalçasında açılan tedavi edilmez yarayla: acıyla tanıştı.
Ölümsüz Şironu insana, insanı da Şirona yaklaştıran bu acı oldu. O sıralarda Olimpos'un tüm sakinlerinin tuzu kuruydu, zevk içinde ölümsüzlüğün keyfini çıkarıyorlardı, insan her halükarda yeryüzünde acıya teslim edilmişti, daha yenilerde devrimci prometheus tanrılar dan çaldığı ateşi insanoğluna verirken yakalanmış Zeus tarafından acımasızca cezalandırılmıştı.Şiron tüm bu olup biteni görüyor ve içerliyordu, acısına acılar katılıyordu.
Şiron Satürn ile üranüs arasında yerleşmiştir. Bir yanı Satürn yani sistem tarafından yetiştirilmiş ona entegre ama acı çeken diğer yanıyla da üranüsü görüyor göklerin büyük yaratıcı gücünü.O aynı zamanda bir devrimciydi, acısına son verilmesi için ölümsüzlüğünden, kendinden vazgeçerken önemli bir şart koştu: ateşi tanrılardan çalıp insanlara sunduğu için acımasızca cezalandırılan prometheusun serbest bırakılmasını istedi.
Bu belki de Olimpos dağında alınan kararların insan lehine değiştiği ilk andır. Bencilliğin özgeciliğin sonudur. Huzur adına ölüm kabul edilmiştir, bir bilge yürek ölümsüzlüğünden vazgeçmiştir.
Şirondan sonra Olimpos'da artık hiçbir şey eskisi gibi olmadı.Şiron sonunda huzur içinde ölebildi.Bu bilge davranışı unutulmadı: yay takım yıldızında yerini aldı.Prometheus serbest bırakıldı, artık insanoğlunun önü açılmıştı, ateşle beraber insanın devri başladı.
Şironunuzun bulunduğu evde ve onun yöneticisinin eşliğinde sınırsızca kendinizden vereceksiniz.Kendinizden verdikleriniz insanın dünya da ki bu eşsiz öyküsünde çığır açan bir merhametli yüreğin, Şiron'un anısında evrenin her köşesinde sonsuz sevgiyle dansedecektir.
26 Ağustos 2016 Cuma
Bence Satürn bulunduğu burçta ve evlerde katılımcılardan o burcun ve evin mükemmel kusursuz yorumunu bekliyor ve istiyor. Bu kadar yalın ve sade, buz gibi,pürüzsüz, halkası gibi göz alıcı ve zor, ama istiyor ve bekliyor, atlatamıyorsunuz, görmezden gelemiyorsunuz, illede istiyor. Oyunun patronu benim diyor, siz her ne kadar işletme müdür yardımcısını kafalayıp lak lak yapsanızda o hiç unutmuyor ve vazgeçmiyor rahatsız ediyor ,siz onla uyumlanana dek.
Hani içgüdüsel olarak otoriteden patrondan müdürden kendimizi korumaya çalışırız, onla rastlaşmamaya çalışırız ya iş ortamlarında, zaten natal haritanızda akslarda Satürn varsa, ya da kişisel planetlerinizle herhangi bir açı kavuşum yapmışsa yandınız, oyundasınız ve gözler önündesiniz,Satürn ders sınıfındasınızdır demektir.
Yıllar boyu Satürnyen eğitiminiz devam ederken durumunuzu merak mı ediyorsunuz, lütfen kalan hesabınıza bakınız : bakiyeye.Emin olun küsürat atlanmayacak, denk olana dek hesap o eksiklik hissi devam edecek, bazen her şey çağlayan gibi peşisıra gelecek ,bazen de tek ve etkili bir vuruş.Sırf oyunu rolü hatırlatmak için,ara duyuru.Farkındalığı en çok talep eden planetle karşı karşıyayız, dik yamaçta tırmanan dağcının en ufak dikkatsizliğinde kendisini uçurumun beklemesi gibi: gözler faltaşı açılmalı,hisler farkedilip tanınmalı.
Güncel örnek : Satürn yayda:uluslararası global dünya köyü.Sınırlar kaldırılmış, güvenlik kaygısı yok,herkes istediğine inanıyor, tasa yok,karışan yok.Uluslararası tüm taşımacılık faaliyetleri titizlikle ve kusursuz düzenlenmiş: kaza yok vs.
Ne ,gerçek durum çok mu farklı: e bu da insanoğlunun Satürn dersi, kaçış yok.
PROFEKSİYON
Bir astrolojisever olarak astroloji sanatı çalışmalarında kullanılan simgelerin gücünü ve etkinliklerini hayranlıkla izliyorum. Temel astroloji derslerini alırken kavradığım sadelik prensibine gönülden bağlıyım. Bu aralar hızla gelişen aksiyonlardan başımız dönerken türlü sistemlerle horoskoplar üzerinde "ileri görüntüleme tekniklerini" uygulayabiliyoruz. Ama öngörü sistemleri arasında en başta gelenlerden biri "profeksiyon" sistemleridir.
Aslında tüm gizem en baştan beri vardır ya da en kaba görünüm en başta bize gizemin ipucunu yansıtır. Soğan her tabakasında soğandır, en başta da kavranabilir, dördüncü tabakasını soyduktan sonra da.Kendi kendimize astroloji çalışırken şu an en önemli vakamız: ülkemiz. Ülke natal haritasına Asc profeksiyon tekniğini uygulayacağız.
Ülkemiz kaç yaşında: 29 ekim 1923'de dünyaya geldi,2016 yılındayız : çıkarıyoruz: biz çocuk doktorlarının hep kullandığı gibi: 29 ekim 2016'da 93 yaşını bitiriyor, yani halen 93 yaşını sürmekte, 29 ekimde 94 yaşına ayak basacak.Güzelce kenara not alıyoruz. Asc profeksiyonda her yıl ,asc den başlayarak bir evi yaşarız. 12 ev olduğuna göre 12 yaşı bitirince ve 24 ,36 ve 48'i bitirince 12'lik döngülerden biri biter. Ülkemiz bu 12'lik döngülerden 7 tane bitirmiş 84 yaşında iken ve asc'den birer yıl ilerleyerek 29 ekim 2015 den bu yana sürdüğü 93. yılını 9. evinde yaşamakta. Ben bu hesapları natal harita üzerinde parmağımla sayarak yapıyorum: içimde ki başak başka türlü tatmin olmuyor. Yani natal haritayı asc yükselenden başlayarak, her ev bir yıl hesabı yaptık ve bu yıl ülkenin 93. yılı : parmak dokuzuncu evi gösteriyor.
Şimdi bu teknikle elimizde bir tanecik ev var, tüm bir yıl için bu evi değerlendireceğiz. Bu yıl 29 ekim 2015 'de başlamıştı, 29 ekim 2016'da bitecek. Bakıyoruz natal haritaya: dokuzuncu evi kova kesiyor: o başlatıyor, bunu not alıyoruz ve evin içinde bir planet var: üranüs , ilgimizi çekiyor. Önceliği evde görünen planet ya da planetler varsa onlara verebiliriz, o zaman : ülkemizin bu yılında çok üranyen, ani, beklenmeyen dramatik ,sürpriz gelişmeler olacak, bu üranüs 3 derece ile mc yani ülke onuncu ev başlangıç noktasıyla birleşiyor: ülke yönetimiyle iktidarla ilgili ani önemli değişimler: yükselen de ki Plüton ile açılı, patlamalı,ölümcül, askeri olaylar. Daha evi yöneten kova burcu Satürn'e gelmeden bile alacağımızı aldık, siz sonra Satürn ' ün Merkür tecavüzünü ve o kavuşumun onikinci evde sıkışmış kalmış halkı simgeleyen ay ile açısını inceleyebilirsiniz. Hatta soymaya bile gerek yok, soğan acı acı kokuyor uzaktan bile.
BİR DOĞUMUN ASTROKRONOLOJİSİ
DOĞDUĞU AN NATAL HARİTASINI O AN YANINDA OLMADIĞI HALDE ASTROLOĞUNA TAM ANINDA ÇIKARTTIRAN BEBEĞİ TANIYALIM
Bebeğin annesini o doğmadan bir hafta önce tanıdım. Aynı akademinin öğrencileriymişiz.Dersten önce ortak arkadaşlarımızla buluştuğumuz kafede rastlantısal olarak tanıştık.Tam anlamıyla karnı burnundaydı. Doğumun çok yaklaştığı belliydi.
Annenin hem gebelik yükünü bunca zahmetle taşırken hem de aktif meraklı bir astroloji öğrencisi profili çizmesi ilgimi çekti, zaten o da çokca merak ediyordu natal haritasını ve yaklaşan doğum şartlarını ,hemen natal haritasını çıkardık.
Natal harita zaten dikkat çekiciydi, annenin dördüncü gebeliğiydi, haritasının ev türetme tekniğini çalışmaya uygun bir harita olduğunu konuştuk.
Önümüzde bir doğum eylemi olduğu için ben hemen profeksiyonuna baktım.12. ev profeksiyonu yaşanıyordu ve evet orda işte 12. evi Aslan kesiyordu: hemen çocuk ve doğum dedik. Anne ısrarla doğum eyleminin zamanını ve hangi anın daha iyi olacağını sorguluyordu.
Tamam dedim ve profeksiyon yılında o an bulunduğumuz evi işaretledim: profeksiyon yılının onuncu eviydi ve boğa kesiyordu : aklıma 10. evi Venüs' ün evi olarak işaretleyen Manilius geldi : evet dedik evet, toplum önünde şölen vakti.
Ama hala bir problem vardı : doğum eylemi ne zaman gerçekleşecekti.Ben bu durumlarda kadersel inancın taraftarıyım.Tabi ki doğum eylemi kosmozun tam hesapladığı ve varoluşun mükemmel planının uygulanmasına yenidoğan bir bebeğin de katılacağı o kusursuz an da gerçekleşecekti. Ama yine de kendisinden mütemadiyen gripal enfeksiyonu antibiotikle tedavi etmesi talep edilen bir çocuk hekimi olduğumdan, yani anne ve anne adaylarının istekleri benim işim olduğundan doğum anı için de astrolojik analize devam ettim.
Profeksiyon yılının 10 .ayına yaklaşık 30 gün dediğimizde, bu ay içinde 2.5 günde bir güneş ev değiştiriyordu.Olası bir doğum eyleminin günlük güneş profeksiyonunda ,güneş beşinci eve - çocuk evine-ilerlediğinde gerçekleşeceğini öngördüm. Annenin doğumgünü ayın 16 'sı olduğu için beşinci evi için on gün ilerlediğimiz de doğum eyleminin 26 'sından sonra olacağını varsaydım.
Hafta içinde ara ara annenin sağlık durumu ile ilgili bilgiler aldım, bu arada doğum eylemiyle ilgili bazı öncü tıbbi bulguların ortaya çıkmaya başladığını öğrendim.
27 Haziran günü kliniğimde görevli olduğum içim erkence uyandım.Çayımı hazırlarken hep yaptığım gibi i padimi açtım. O anda bir mesaj çarptı gözüme: anne "öngörümün tuttuğunu , ağrılarının başladığını, hastanede olduğunu " bildiriyordu. Hayret ederek, hayırlısını diledikten sonra bende işime gitmek için yola koyuldum. Yoldayken aklıma geldi : mesaj anı haritasını çıkartabilirdim bu yolla doğum eylemi hakkında bilgi sahibi olabileceğimi düşündüm.
Klinikte i pad de mesaj saatine baktım 06: 56 yazıyordu, bu saate göre an haritası çıkardım, ilk bakışta iyi görünüyordu, o sırada hastalarımda gelmeye başladığı için fazla ilgilenemedim.
Günün ilerleyen saatlerinde anneden bir mesaj geldi doğum olmuştu, anne ve bebek sağlıklıydı, saat kaçta doğdu diye sordum: anne 06: 58, diyordu, ben ama derken o an uyandım, benim sabah gördüğüm mesaj saati i pad kapalı olduğu için ilk açtığım anda ki saatti, o saat mesajın gece gönderildiği saat değil, doğum anının saatiydi, ben ipadimi sabah açtığım anda, anne doğumu yapıyormuş.
Böylelikle benim an haritası , bebeğin natal haritası olmuştu, enteresan hoş bir sürprizdi. Ufaklık ,doğumdan bir önceki haftada benle tanışmış ve bana diliyle söylemeden ,aracı kullanmadan ,tam punduna getirerek, doğum haritasını çıkarttırmıştı.
Günümüz hoş sürprizlerle geçiyor diye düşünürken, dönüş yolunda şu natal haritaya bir bakalım diye haritaya göz gezdirince asıl sürprizi o an gördüm ve gözlerime inanamadım:
bebeğin yükselen derecesi 22 drc yengeçti, benim yükselenim de 21 drc yengeçti ve bebeğin Ay'ı 5 drc akrepti, benim de natal marsım 5drc akrepti.
Şaşırdım tüm bunları birine anlatma ihtiyacı duydum bir hafta önce beni anneyle tanıştıran ortak arkadaşımız geldi aklıma hemen telefonu elime alıp onun adını aramaya başlayacaktım ki günün şimdilik son sürprizi beni resmen hoplattı: o an o arkadaşım messengerden bana yazıyordu : "doğum olmuş Yusuf" evet dedim içimden evet doğum oldu ve biz daha önce doğanlar halen şoktayız.