Sayfalar

20 Şubat 2017 Pazartesi



2017 ÜLKEMİZİN EN ZORLU YILI MI ?





Astrolojik öngörü sistemlerinden solar ark yine bir çok astrolojik teknik gibi güneşi odağa koyar. Güneş dışında ki tüm planetlerin bir solar ark yılı için tam günde güneşin ilerlediği derece farkı kadar ilerletilmeleri esasına dayanır. Bu da yaklaşık olarak bir derece eşittir bir yıldır.
İçinde bulunduğumuz 2017 yılı şubat ayında ülkemiz solar ark haritasına baktığımızda natal satürn ve merkür kavuşumunun oğlak burcunun 29 son derecesinin hemen başında olduğunu gözleyebiliyoruz.
Yani yaklaşık bir yıl sonra ki solar ark haritasında natal satürn merkür kavuşumumuz burç değiştirip 0 derece kova ile yeni bir 30 yıllık döngüye başlayacaklar.
Solar ark haritaları anlamlandırırken bu haritalarda ki planetlerin natal haritada ki konumlarına ve oluşturduğu açılara dikkat kesiliyoruz.
Ülkemizin yükselen burcu yengeç ve tam karşısında ki yedinci ev dediğimiz açık düşmanlık evinde de oğlak burcu oturmuş durumda. Burayı geçmiş  tarihsel süreçlerden de izini sürebileceğimiz devlet bazında güçlü düşmanlar ve yapılar olarak okuyabiliriz.
Astrolojiseverler olarak uzun süredir ülkemizin karşı karşıya kaldığı saldırıların farkındayız ve yakın zaman tahmini olarak transit satürnün yönetici olduğu oğlak burcuna geçmesiyle durumun boyutunun ne şekil alacağı konusuyla meşgulüz.
Bu haritada solar ark 29 derece oğlak satürn merkür kavuşumu bize ülkemizin yaklaşık olarak 30 yıldır zaten bir tür açık düşmanlıkla, dış devlet hasımlığıyla ateş altında tutulduğu hissini veriyor. Yani 30 yıldır derece derece biz ülkemize saldırının çeşitli boyutlarını gördük. Şu anda planetlerin oğlak burcunun son derecesinde olmasının anlamı da bu tür bir düşmanlığın zirve yaptığı yılları yaşamamız. Planet ilgili burcu bitirmeden önce son zamanları olduğunu bilir iyice bir yüklenir son anlarda. Bu da ister istemez yaşadığımız yılların ülkemiz için önemli kritik yıllar olduğunu göstermekte. 2018 yılının başlarına kadar özellikle farkındalığımızı bu konuda geliştirmekte fayda görüyorum.
Harita da satürnü yorumladığımızda bu dış devlet düşmanlığının komşu ülkeler dışında deniz aşırı  uzak ülkeleri de içerdiğini görüyoruz. Bu hasımlıklar natal satürn merkür kavuşumunun dördüncü evde olmasının gösterdiği gibi köklerimizde tam bir birliği sağlayamamamızdan, geçmişimizi bütünlük içinde bugüne taşıyamamamızdan faydalanmakta. Yine ülkemizin başak burcunda olan kuzeydüğümünü de yöneten terazi merkürünün de işaret ettiği gibi ilacımız tam bir empatik birlik beraberlik ve güçlü, ferah, adil bir el sıkışma. Bu uzlaşma bizim tüm saldırıları aşmamızı sağlayacaktır.

































































































































































































































19 Şubat 2017 Pazar





BALIK SATÜRNÜ


Öncelikle en başta aşağıdaki giriş var,
Lafa bakar mısınız : başta aşağıdaki giriş,
Hoppala,
Yani yazının bu ilk paragrafları aşağıdaki paragraflardan sonra yazıldı,
Ne oluyor ya burada,
Başı sonu giderek karışıyor yazının,
Yoksa balık burcuna mı geçti güneş  ayın 17'si değil mi daha kovada değil miyiz,
Oysa plan bu değildi,
Normalde o burcun satürn yazısını güneş o burçtayken yazarım,
Şu an haritasına baktım,
İnanmıyorum güneş 29 derece kova,
Ya daha ayın 17'si ,ne oluyoruz,
Balık bu kadar güçlü ve sabırsız mı geliyor,
Ben daha ayın 21'ine kadar kovada giriş yazarım sanıyordum,
Su gibi akıp gitmiş ya zaman,
Seller gibi geliyor balık,
Şimdi kavradım,
Balık satürnü ile ilgili bir yazıya balık zamanın da başlanamaz ki,
Suya yazı yazılır mı,
Kendiliğinden gerçekleşti ama iyi olmuş,
Anlamadan balık satürnü yazısının çıpasını kova burcuna atmışım,
Balık etrafında bulunabilecek eldeki  en sert zemin kova düşünebiliyor musunuz,
Yani balık o kadar sular, seller,
Kusursuz fırtınayı da mı seyretmediniz,
Şu an I want to break free çalıyor,
"Kurtulmak istiyorum" diyenler var hiç mi duymadınız,
Bu arada ben drakonik haritamda satürn balığım,
Balığı bir de benden dinleyin canım ne olacak,
Paragraf olmadığına şaşırmayın,
Yazı böyle istiyor kendini,
Şiir gibi,
İşinize gelirse,
Bu balık ya,
Suya ev temeli atabilir misiniz,
Denize güvenebilir misiniz,
Ya deniz gibi olanlara,
Affedersiniz ama Tevfik Fikret'ten daha iyi mi bileceksiniz,
O bir balık Jüpiteri,

Öyleyse daha önce yazılan girişe bir bakalım:

"İrdelenmemiş hayat boşa geçmiştir demiş Sokrates,
1989'da 22 yaşında doktor oldum,
1990 'da yine bir Şubat günü Niğde Bor sağlık ocağında çalışmaya başladım,
Meslekte 28 yıl içindeyim,
4 çarpı 7 yıl,
Astrolojide 7 yıllık döngüleri önemseriz de,
Yani beşinci 7 yıl başındayım meslekte,
Yol da,
İş bu kadar mı önemliydi?
Önemliydi,
Küçük tatiller dışında yol akıp gittiği için şükür bir kesinti olmadan,
Tüm bu yıllar boyunca milyon aileyle yolda karşılaştık sanıyorum,
Yol beni güzelce çalıştırdı bundan bir şey anlamış olmalıyım,
Neyi anladım?
Istırabı,
En başta çokça arzu doluydum ıstırap azdı,
Sonra çalışırken ıstırabı gözlemledim bolca,
Önceleri onları ayrı sandım,
Arzu ve ıstırap sanki iki farklı durum,
Bu son 7' yi bitirirken iyice anladım,
İkisi bir bütün; arzu ve ıstırabın,
Aynılarmış,
İki yok aslında hepsi bir,
Ve bizim usta Osho'nun elimde ki son kitabını bitirirken iyice uyandım,
Bir de yok,
Hiç,
Vallahi arkadaşlar, hiç,
Hiç var yalnız ya da boşluk,
Tüm kozmos ya da tüm enerji, tüm cevher orada : boşluk,
Bu kadarını anlayabilmem için, o kadar çalışmam gerekiyormuş,
Onca gözlemlemem,
Nato mermer nato kafa işte,
Bakın farklı yollar olduğunu da duyardım önceleri,
Hepimiz farklı yoldayız demeyeceğim yok,
Hepimiz aynıyız,
Hepimiz aynı yoldayız,
Hepimiz bir bütünüz,
Her birimiz kendi dışında dünyada kalan her şey,
Öyle kökten beraberiz,
Arzuyu ya da ıstırabı, farkı yaratan küçük zihinlerimiz,
Küçük hesaplarımız, benlerimiz,
Ama evren bizden birazcık büyük maalesef,
Biz süreklilik ararız,
Yaşam süreksizdir,
Yaşam geçicidir,
Yani yukarıda ki zaman hesabını,
Minik zihnim yumurtladı,
Aslında hepsi bir hiçti,
Ve bir hiç için olacak,
Yarından sonra yaşanacak onbinlerce şey,
Hiç
Ne güzel ama"

Evet balık satürnü yazısının ilk gelen parçası bu oldu,
Balık burcuna dakikalar kala oniki ev merkürüm bir muhasebe istemiş benden,
Sebep?
Cevap basit : döngünün sonu geliyor,
Onikinci burç geliyor ,son burç, döngü artık bitti, fine, son,
Yıllar geçti ama çocukluk zamanını hatırlıyorum ies körting televizyonun içine düşerdik resmen,
Sonra program biter, İstiklal marşımız da okunur o da biter,
Birden ekran çözünür, gri noktacıklarla anlardık ki yayın bitmiştir,
Haydi yatağa, uykuya, rüyaya ,küçük ölüme,
Bu balık,
Döngü bitti, çözünün,  mavi rüyalar,
Lütfen şu mükemmel hiçliğe bakar mısınız,
Yaşamın en başında en başta milyarlarca yıl önce mavi algler varmış,
Öylesine bir ihtimalle mavi alglerle yaşam başlamış diyor nesnel bilgilerimiz,
Sonra zamanı yaratmışız : müthiş bir hikaye,
Ve sonra tüm döngülerin sonunda elde kalan  bir kaç damlacık mı olacak yani,
Evet yaşam ölümdür, baş sondur, ve en son hiç gelir, en başta da her şey hiçten gelir,
Şimdi gördüm bağıntıyı ,natal haritamda satürn koçta ama drakonik natal haritam da satürn balıkta,
İroniye bakın, başta ve sonda,
Ve kendime itirafım drakonik satürnüm baskın çıkıyor hep,
Drakonik ; kelime anlamı: Ejderha'ya ait.
Ne bu ya şimdi, Ejderha nerde.
Anlamaya çalışalım : benim değil denmek istiyor yani,
Benim değil Ejderha'ya ait,
Bob Dylan'ın dediği gibi I'm not there: ben orda yoktum,
E o zaman Ejderha'ya  ait olan tüm hayatımı düzenliyorsa ben ne oluyorum?
Kurban,
Evet kurban balık sembolüdür,
O karar vermedi, çünkü Ejderha'ya aitti, kozmosa, Tao 'ya, Yol'a aitti.
Şimdi balık güneşi kandırıldım derse empati yapabilirsiniz,
Kendine ait değildi ki, akıştaydı, Ejderha'daydı, kaderindeydi.
Ve hemen onu tek bırakıp yargılamayın,
Hepimiz Ejderha'dayız.

İnanamıyorum size ne kadar çok şeye inanıyorsunuz,
Kelimelere inanıyorsunuz hatta söze inanıyorsunuz,
Düşünceye inanıyorsunuz,
En çok kızıma takılmayı seviyorum böyle, o kayaya, dağa ,taşa ya da söze tüm bu "somut şeylere" inanıyor,
Bense Ejderhanıza inanıyorum,
Bu hastalığa inanırsanız hastalığınızı yaratabilirsiniz anlamına geliyor,
Odağınız karanlıksa güneşi hiç görmezsiniz bile,
Ama odağınız güneşse,
Karanlığın aslında hiç olmadığını kavrarsınız ,
Bu yazı herhalde tüm kurallarımı ve sınırlarımı dağıtan bir yazı olacak,
Nerelere dallanıp budaklanacak daha,
Evet işte balık zamanı geldi, sınır yok maalesef,
Balık 'biri beni durdursun artık ' der gibidir,
Ama ne mümkün,
Sonsuz bir akıştayız, herşeyi içimize katıp eritiyoruz, küçük nehir kolları giderek birbirlerine bağlanıp akışta büyüyorlar,
Sular sellere dönüşüp okyanusa kavuşuyorlar,
İşte yaşam ırmağı: Jiddu Krishnamurti'ye selam olsun hep çağlıyor yaşam ırmağı,
O süreksiz, biz süreliyiz,
Ölümsüz mü olmak istiyorsun : hiç olacaksın,
Okyanusta bir dalga olarak bileceğiz seni, ışıkta bir hüzme, mum alevinde bir an.

Satürnü hangi burçta yazarsam yazayım ona methiyeler düzdüm, kontrol hep ondaydı sorumlulukları veriyordu ve biz ödevimizi yapmak zorundaydık, ama balıkta satürnde kifayetsiz kalıyor , o yüzden iyilik yapıp denize atıyoruz, balık kesin bilmeyecek ama Halik bilendir.

Balıkta satürn en iyi şartlarda okyanusta petrol platformu olur gözüyle bakıyoruz ya aslında fazlası gerçekleşti : on binlerce yıllardır insan hayatına hükmeden inanç sistemleri suya yazılan yazılardı ama hep yaşadılar, var oldular.

En hissi en özel en derin en sübjektif alanda yanılmanın, bağımlılığın ve çözünüp esrimenin boyutu da devasa boyutlarda olur.

Okyanusta plastik şişe ; işte benim balık satürn semboliğim.

Plastik şişeyi insan yarattı ama okyanus nedense plastiği yaratan insanı hiç kaale almadı.

hobimastroloji@blogspot.com