Sayfalar

21 Kasım 2016 Pazartesi










AKREP BURCU İÇİN


Şükür bu sene de akrep güneşini atlattık.

Bu yazıya 4 kasımda başlamışım, yavaş yavaş yazmışım, bir kaç paragraf, sonra ara, sonra bir kaç cümle ve ara, akrep zamanında akrep gibi sinsi ve yavaş, resmen yazıyı çürüttüm. Akrep sinsi ve yavaştır, pozisyonundan hiç vazgeçemez, nadiren kullandığı öldürücü darbeye kadar.
Vücut hiç unutmuyor. Bilim adamları vücudumuzun halen yeni bir virüs saldırısına milyon yıldır kodlanmış ilk bakteri savaşlarından kalıntı bağışıklık savunma sistemiyle cevap verdiğini  tespit etti. Biz kim değişmek kim. Bugün virüsler dört koldan siber saldırıda bizim cevabımız mantar tabancası kalıyor, ama olsun, akrebin ve kozmosun daha çok zamanı var, aceleleri yok.
Ve bağışıklık sistemimiz gibi unutmayan bir burç. Milyon yıl önce mağaranın çevresinde gezinen ayının homurtusundan ürküp birbirimize iyice sokulduğumuz günlerden bu yana hiç unutmayan, tarihi insanoğlunun tarihinden daha eski bir burç. Akrep unutmaz, en iyi bildiği dişe diş göze göz hayatta kalma mücadelesidir. Ne ilkellik ama.
Birileri anlatabilir mi artık dünya üzerindeki yiyecek stoğu tüm dünya halkının ihtiyacından fazla, savaşa ve açlığa hiç gerek yok, uzaya gidenlerin yalancısıyız uzaklardan  ülkeleri birbirinden ayıran yapay sınırlar görülmüyormuş. Bu gelişmelere inanalım mı?
Yok akrep inanmaz, akrepsi insanoğlu inanmaz. O yaşam ölüm girdabına inanır, sahip olmaya, savaşa, istemediklerini, rakip gördüğünü ,kendinden olmayanı yok etmeye inanır. Ölüme inanır, en büyük korkusu ölmektir, öyle korkar ki ölmekten yalancı cennetler için dünyayı cehenneme çevirir. Ne ilkellik ama.
Dünyanın değiştiğini sanırız. Telefonlar değişiyor, teknoloji değişiyor, yollar, arabalar, binalar. İnsan hiç değişti mi. Dünyayı kim yönetiyor: güç. Derin güçler, derin devletler, derin küresel odaklar deyip duruyoruz. O derin olan her şey akrep.
Akrep derinlerde nemli çürüyüşlerde kendini bulur: doğal gaz, petrol oluşur: akrep yine dünyayı yönetir. Silah üreten şirketler hiç ortalıkta görünmez, savaş karşıtlığı yeşillik olarak araya serpiştirilir ama silah karşıtlığının lafı bile edilmez, o kadar derinden kontrol  ediliriz ki. Akrep kontrol eder.
Akrep ölümcüldür. Boğa nasıl baharın ve yaşamın en güçlü vurgusuysa akrepte sonbaharın ve ölümün en güçlü vurgusudur. Dünya denilen bu yanılsamada en sık rastlanan iki durumdur bu ikisi : yaşam ve ölüm halleri.
Hades her zaman hızlı davranır persephon'u kaçırdığı an gibi çok hızlıdır, ölüm her an beklenilmez olarak ve ani gelebilir. Ve Zeus buna sesini çıkarmaz Persephon'un Hades tarafından kaçırıldığı an gibi görür ve seyreder. Müdahale etmez. Bu yasadır, babaları Satürn'den bu yana. Ölüm engellenmez. Bilir bunu yenidoğan bebek doğduğunda hemen ağlar.
Kozmosun ucu bucağı yok, her şey kozmosun içinde, çünkü onun dışı yok.Ama biz insanız ya, yani en azından insanımsıyız, biz bir köprü gibiyiz, geçit gibi: madde ile ruh arasında. Zodyaka bakınca da yani bizim astrolojik yuvarlağa, burçlar karşılıklı yerleşmişlerdir, sanki karşılıklı olanlar birbirlerine geçit, köprü hizmeti verirler: akrebin karşısında boğa vardır. Tuhaf bir ikili.
Eğitimcileri hiç anlayamıyorum özellikle ülkemde, en önemli argümanı hep kaçırıyorlar. Kozmosa hiç bakmıyorlar. Kozmos farklılığı ve çeşitliliği çok sever ve gözetir. Hepimizde ayrı olan parmak izi gibi. Yani her zaman " gölge etmeyin insanoğluna başka ihsan istemem". Manipülasyon her zaman hatadır. Çünkü kozmos her şeyi zıddıyla beraber yaratıyor gibidir. Güzel dediğiniz de çirkin çoktan yaratılmıştır. Yargılamayın, manipüle etmeyin, kendiliğinden olan mükemmel ve yeterlidir. Ama akrep manipüle eder, yönlendirir, ortamı kontrollü bir şekilde dağıtır ama ortam doğası gereği kontrole müsait değildir, bomba patlar : Hiroşima ile beraber muhtemelen bir kısım insanlığımız da yıkılmıştır. O patlayan bombalar, nükleer, radyasyon falan hep akrepdir.
Siz yeryüzünde sıcak kuru çayırınızda doygun, mutlu bir boğa gibi yayıldığınızda yukarda Satürn akrebi o rahatsız edici kahkahasını atar gibidir. Nötr. İlle de en azından nötr edileceksiniz. Sürgit haz ve mutluluk olamaz, bir rahatsız hal, bir akrep hali kapıdadır.
Karmasarmıyım, yok, işte akrep gibi tarihi, zamanı didik didik ediyorum, ince parçalarına ayırıyorum, analiz ediyorum, ne buluyorum?
Muhtemelen akrep uzun süre bu işler üzerinde dedektif gibi çalıştıktan sonra ve tüm dünyayı, kozmosu kontrol etmeye çalışırken: uff oldu, yanlışlıkla kendini soktu, devreleri yandı, acı son, bu yüzden bu bitmez tükenmez rahatsızlığı.
Hep kesiyor, irdeliyor, içine bakmak için, altta yatanı bulmak için, gerçekle yüzyüze gelmek için, hep kesiyor, yöneticisi Mars ya hep kesici, cerrah ya da katil. O yüzden kana bulaşmış, eli kanlı, etrafı kanlı, gözünü kan bürümüş.
Bana hemen kızmayın, benim marsım akrep, ben de işin içindeyim, bugüne dek onbinlerce hasta baktım, aileleriyle beraber epey kalabalık olduk, ne içindi, kim bilebilir, hangi hayatlar, hangi dersler, çevrenize bakın, ülkemiz akrep, bu gayya kuyusu bizim, Nazım'ın dediği gibi "akrep gibisin be kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi"
Aslında hep kendini sokmakta, bitmez tükenmez zehriyle, iğnesiyle sürünüyor, ilk kim ayırmış onu diğerinden , bencillik hissiyle ilk ne zaman tanışmış, sahip olma ve kontrol etme tutkusuyla nasıl da bütünleşmiş, ilk cinayeti kardeşi Habil'i öldüren Kabil mi işlemişti?
Öyle bir soydan geliyoruz ki daha ilk batında abimiz Kabil kardeşi Habil'i öldürmüş, bizim payımıza akrep burcunu anlamak düşüyor. Habil boyun eğmiş katledilirken kardeşine, kaynaklara göre direnmemiş bile: zamanın ilk pasifisti , ilk teslim olanı, "ektiğini biçeceksin kardeşim" demiş olmalı, " ne halin varsa göreceksin".
Anlatılanlara  göre bu ilk cinayetten sonra yürümüş gitmiş Kabil ayrılmış ordan uzaklarda kendi ailesini kurmuş. O günde yokmuş adalet bu gün olmadığı gibi. Kabil çiftçi, Habil çobanmış, sonra bildiğiniz gibi  Kabil soyunu kurup ilerleyince, işleri almış yürümüş, bayağı sıkı inşa edici olmuş, köprüler, yollar, saraylar, metropoller yapılıp durmuş binlerce yıldır.
Kabil geni ilerledi ve bugün dünyaya hakim. O yüzden bu denli karanlık. Erkenden göçüp gitmiş Habil'in, kardeşine kurban olmuş Habil'in bir kaç geni kalmış mıdır bugün insanoğlu gen tayfasında.
Yok bu yazıyı boşuna çürütmedim canım, teslim etmeyeceğim onu akrebin çürümüş karanlığına. Yay güneşini bekledim, bir umut, iyimserdir yay, yöneticisi jüpiterdir. Hemen  faydalanalım iyimserlikten: Jacques A. Bertrand'ı tanımak lazım. Nasıl neşeyle yorumluyor zodyağı, "Akrep kartalın tırtılıdır" diyor. Çıkar yol yok inanacağım ben valla, güneşi , baharı, yaşamı hayal etmeden bunca karanlığa nasıl dayanırız ki yoksa. Şükür bu sene de akrep güneşini atlattık.

hobimastroloji@blogspot.com











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder